Yazdırdığınız Makale: BENİM OY'UM, SENİN OY'UN....


BENİM OY'UM, SENİN OY'UN...

 
    Partilere göre adayların belirlenmiş olması, seçim arenasına da ister istemez bir hareketlilik kazandırdı. Güncelliği sebebi ile arada birde olsa seçimle ilgili konulardan söz etmek gerekiyor. Bizde bunu yapmağa çalışıyoruz.

    Seçmenlerin seçme ve seçilme sürecindeki en büyük demokratik hakları oy kullanma haklarıdır. Son dönemlerdeki seçimlere baktığımızda sandık başlarında ve mahallerinde önemli olayların olmadığını görüyoruz. Yeni kuşağın yaşamadıkları kavgalı seçim dönemleri artık geride kaldı. Oy isteme ve tasnif sırasındaki baskılar, sandık kaçırmalar, sayılmayan oyların çöplere atıldığı gibi olumsuzlukları bizim kuşaktan olan herkes bilir. Günümüzde bu olumsuzlukların yaşanmamış olması seçmenler için en büyük mutluluk kaynağı oluyor. Yine de benim oy’um, senin oy’un gibi iddialı söylemlerin yapıldığına da tanık oluyoruz.

    Seçmenlerin günlük sohbetlerinde seçimle ilgili söylemler ön planda yer alıyor. Tartışmalar kısır döngü içerisinde benim oy’um senin oy’un dan daha kıymetli yada bizim parti sizin partiyi ikiye katlar gibi anlamsız bir yarış şeklinde sürüp gidiyor. Ama bir gerçek var ki kimin hangi adaya yada partiye oy vereceği şimdiden belirlenmiş durumda. Ama tüm seçmenler olmasa bile kimi seçmenler bir sır küpü gibi hiç de renk vermiyorlar. Benim oyum kıymetlidir söylemini dilerseniz biraz açalım. Okuyucularımız hatırlayacaklar geçen seçimlerde  TV ekranlarında bir  bayan sanatçı, “benim oyum dağdaki çobanın oyu ile eşit olamaz” demişti de çok büyük eleştirilere hedef olmuştu. Kimi eleştirmenlerde bayanı haklı bulmuştu. Aslında bayan sanatçı maksadını aşan bir ifade kullanmıştı. Bu ifade  seçimin tek dereceli değil çift dereceli yapılması anlamına geliyordu. Yani belirlenen delegeler önce adayları belirleyecek sonrada seçmenler bu adaylar için tercihlerini yapacaklar. Hani fena bir yöntemde değil. Keşke yapılabilse.

    Benim oy’um daha kıymetlidir deyimini yaşanmış fıkramsı bir olayla noktalayalım.

    Gazetenin yönetmeni sekreterini arayarak; “Kızım şoförüme haber ver hemen arabamı hazırlasın”

    Sekreter; “Maalesef veremem efendim”.

    “Yönetmen; “Nasıl veremezsin kızım”

    -Efendim, şoförünüz kapıdaki güvenlik görevlisi ile “Ben koskoca E. Beyin şoförüyüm. Oyum senin gibi bir kapı bekçisinin oyuyla eşit olamaz diye kavga ediyor” da ondan.

    Evet değerli okurlar bu olayın yaşanmış olduğunu varsayarak gerekli değerlendirmeyi yaparken en büyük demokratik hak olarak bildiğimiz seçilme ve seçme hakkını kullanırken oyumuzu bize esenlik kazandıracak gelecekte yaşama gücümüze güç katacak aday yada partilere verme konusunda duyarlı davranmak, bu hakkın hak edilmesiyle özdeşleşen bir davranış olacaktır. Bunu unutmayalım.