Yazdırdığınız Makale: HATIRLANMAK.


HATIRLANMAK

 
    Hatırlanmak hoş bir duygu da olsa, yanında hüznü de barındırır gizliden gizliye.. Başta iyi gözükse de aslında yaralayan bir duygudur hatırlanmak.

    Unutulmuşluk, akıldan çıkmışlık azıcık ihmal edilmişlik yerine, gönül ister hiç unutulmamak.

    Doğum günlerinde, evlilik yıldönümlerinde bayramlarda, kim istemez bu mutluluğun paylaşılmasını.

    Düğün yada bayram değil. Peki böyle bir konuya neden girdik? Tabii ki bir sebebi var.

    Yaklaşık bir ay süre ile kısmen il dışında bulunmuş olmam sebebiyle, yazılarımıza ara vermiş olmamız, ister istemez kimi dostlar için merak konusu oldu.  Haklı olarak ta soruyorlar? Acaba!.. Hocamızın bir sorunu yada, sağlık problemi mi var diye.. Böylesine bir hatırlanmanın mutluluğunu bana yaşatan dostlara teşekkür borcumuzu yerine getirerek, dilerseniz ıskaladığımız konulara kısaca bir göz atalım:

    Öncelikle sürdürülebilir bir yaşam için söyleyeceklerimiz var. Esnaf dertli. Emekli dertli, gençler dertli. İşsizlik had safhada. Çarşı pazar el yakıyor. Kiracı kirasını ödeyemiyor. Banka borçları, kredi kartı felaketini herkes yaşıyor. Buna rağmen her evde en az dört telefon var. Bilgisayar ve diğer beyaz eşya ve otomobil lüksü fazlası.

    Geçen seçim sürecinde yukarıda sıraladığımız sorunlar için çok önemli nutukları hep beraber dinledik. İktidarı muhalefeti vaat etmediği hiç bir şey bırakmamıştı. Bu söylemler için seçmenler yani bizler ak süt olarak nitelediğimiz oylarımızı ödül olarak vermemiş miydik. Vermesine vermiş tikte ne oldu? İktidar kanadından yada muhalefetten karşılık olarak bir bedel öden dimi?

    Hayır! Henüz ödenmedi. Ne zaman ödenecek? Bekleyip göreceğiz. Şahsen ben beklesekte göreceğimizi zannetmiyorum. Zira memuriyete başladığım 1956 yılından beri bekliyorum. Hala gördüğüm birşey yok. Kanımca bu beklenti olumsuzluğu benim gibi milyonlarca yurttaşta var. Şimdi ki gençler de zannederim bizim gibi hep beklenmede kalacak.

    Hep birlikte kabullendiğimiz; “Bekleyip göreceğiz” mantığı galiba bir süre daha geçerliliğini koruyacağa benziyor. Yada; “Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler” özlü sözü gibi manevi değeri yüksek bu söylem ekonomiye de yansır mı? O’nu da varsın uzmanlar tartışsın.

    Öte yandan, yaşam dedik ya! Kentteki yaşamı olumsuz etkileyen alt yapı hizmetlerinde ki durağanlık yüksek sesle seslendiriliyor.           

      Otopark sorunu için şikâyetler had safhada. Esnaf ve yurttaşlar tedirgin. Zafer meydanı kapalı otopark yapımı için belirlenen seksen günlük süre neredeyse iki katına çıktı. Ne var ki görüntü kirliliğine neden olan bu yaptırım bir türlü sonuçlandırılamıyor. Atatürk ve Cumhuriyet Caddelerini asfaltı ve ara sokakların parkesi nerede ise milâttan önce ki yapılmış haliyle terk edilmiş bir durumda. Turizm mevsimi açıldı şehre güzel bir görünüm kazandırılması gerekmez mi? Şehri süslemek bağlamında aydınlatma direklerine asılı süs bayrakları tabii görünümünü kaybetmiş durumda. Bunlar orijinal renk olan kırmızı-al olarak değiştirilmesi düşünülmüyor mu?

     Sanayi İstesi esnaflarından yazmamızı isteyen bir gurup esnaf mermer atölyelerinin yaydığı mermer tozundan şikayetçi. Sağlığa zararlı olduğu kadar iş yerleri içinde problem yaratan bu durum için mermerci esnafın başka bir mekana nakli için serzenişlerinde galiba haklılık var.

    Önemli başka bir konu Valiliğimizi ilgilendiriyor. Süleymaniye Kayak Merkezi ve açık kent müzesi için dört yıl önce başlatılan geri sayımda ne haber var diye soracak olursak cevap ne olabilir diye merak edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

    Ve; 29 Mayıs 2009 günü GİKDER tarafından  yapılacak olan Trabzon-Gümüşhane-Erzincan  Demiryolu Sempozyumu için Başkan Selim Nas’a teşekkür ederek bu hayırlı proje için herkesin ilgilenmesini diliyor, yeniden merhaba diyerek saygılarımı iletiyorum.