Yazdırdığınız Makale: İSTANBUL 29 MAYISTA MI FETHEDİLDİ?.


İSTANBUL 29 MAYISTA MI FETHEDİLDİ?

 
Bizler, İstanbul\'u 29 Mayıs\'ta fethettiğimizi söyleyip yazdık. Oysa 20. yüzyılın son çeyreğine kadar fethi hep 11 Haziran\'da kutladık. Osmanlı kaynakları ise İstanbul\'un fethi için çok daha başka günler veriyorlar. Bu günler, Mart\'tan Temmuz\'a kadar uzanan beş aylık bir yelpazeye yayılıyor.

İstanbul\'un hangi gün fethedildiği tarihine geçmeden önce kısa da olsa şehrin nasıl fethedildiğine değinmek istiyoruz. Daha sonra fethin hangi gün gerçekleştiği tartışmaları üzerine duracağız.

Ya Ben İstanbul\'u Alacağım Ya İstanbul Beni

II. Murad tahtını bir süre için oğlu II. Mehmed\'e (Fatih) devretmiş, küçük Mehmed 1444\'teki bu birinci hükümdarlığında başarısız olmuş ve tahtı babasına iade etmek zorunda kalmıştı.

1451\'de yeniden padişah olduğu zaman, otoritesini yine sağlayamadı. Rakibi Anadolu Beylikleri ve Balkan Devletleri, karşı harekete geçtiler. Osmanlı Devleti büyük bir kaosa sürükleniyordu. Bu kargaşa ortamından çıkmanın tek yolu büyük bir başarı yakalamaktı ve o başarı da İstanbul\'un fethinden geçiyordu.

Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı topraklarına saldıran Karaman Beyliği ile anlaştıktan sonra İstanbul\'un fethi planını uygulamaya koydu. Şehri alma fikri onda ilk hükümdarlık döneminden itibaren mevcuttu. Karaman taraflarından döner dönmez Anadolu Hisarı\'nın karşısına bir kale yapılmasını emretti. 1452 yılına gelindiğinde Rumeli Hisarı tamamlanmıştı. Batı dünyası, Osmanlıların İstanbul\'u kuşatacağına inanmıyorlardı. Ancak Fatih, hükümdarlığının ilk şartı olan bu işi başarmaya kararlıydı ve kuşatma Vezir-i  Azam Çandarlı Halil Paşa\'nın karşı koymasına rağmen başladı. Artık ya İstanbul onu alacaktı, ya da o İstanbul\'u.     

Fakat ufak bir hata yapılması halinde devlet yıkılıp yok olma tehlikesiyle karşı karşıya gelebilirdi.

Kuşatma iki aya yakın sürdü ve Osmanlı ordusunun zaman zaman zor durumlara düştüğü anlar oldu. Çandarlı Halil Paşa, devamlı olarak kuşatmayı kaldırıp Bizans\'ı vergiye bağlama fikrini ileri sürüyordu. Ancak, genç padişah o zamana kadar hiçbir İslam hükümdarının alamadığı bu şehri almaya kararlıydı ve sonuna kadar dayandı.

Padişahın emriyle savaş naraları atarak saldıran askerlerin haykırışları Bizans tarafını dehşete düşürmüştü. Hiç durmadan çalan mehter askerleri coşturuyordu. Bizanslılar bu seslere karşılık vermek için şehirdeki bütün kiliselerin çanlarını çalmaya başladılar. Osmanlı askerleri dur durak bilmeden hücum ediyorlardı. En seçkin Osmanlı birlikleri surlara saldıran askerlerin arkadasında düşmanın yorulmasını ve sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlardı. Saatler süren savaştan sonra II. Mehmed, son darbeyi indirmek için yeniçerileri savaşa soktu. Son saldırılarla şehrin savunma sistemi çökmüştü. Binlerce Türk, açılan surlardan içeri girdi. Bizanslılar evlerine ailelerin yanlarına giderlerken bir kısım ahali ile yabancılar Haliç\'teki gemilerle kaçıyorlardı. Öğlen olduğunda şehir tamamen Türklerin eline geçmişti.

Durumun tehlikeli bir hal aldığını gören Bizans İmparatoru Konstantin, maiyetiyle birlikte kaçarken yolda ganimet arayan Osmanlı askerlerine rastladı. Sayıca az olan Osmanlı askerleri şehit oldular ama yaralanan bir asker Konstantin\'i öldürdü. Fatih daha sonra İmparator\'un cesedini arattı. Kafası olmayan İmparatorun cesedi Bizans kartalı işlemeli çoraplarından ve zırhından tanındı. Konstantin\'in cesedi Bizanslılara verildi ve serbestçe defnedilmesine müsaade edildi.

İstanbul\'a Giren Fatih Önce Dua Etti, Sonra Şiir Okudu

Fatih şehre yeniçerileri ve vezirleriyle birlikte ağır ağır giriyordu. Kafile şehrin sokaklarından geçerek Ayasofya\'ya geldi. Burada atından inen genç hükümdar, yerden aldığı bir avuç toprağı kavuğunun üzerine serpti. Sonra Ayasofya\'ya girdi ve bir müddet sessizce bekledi. Zaferi için Allah\'a şükrediyordu. Bu sırada bir askerin kilisenin mermerlerini sökmeye çalıştığını gördü. Askere kızarak binanın ganimet olmadığını söyledi.

Kilisenin içerisinde korku ile bekleşen Bizanslıların emniyet içerisinde evlerine götürülmelerini söyledi ve Ayasofya\'nın camiye çevrilmesini emretti. O sırada ulemadan biri ezan okudu. Fatih, namazını kıldıktan sonra bu zaferi için dua edip Ayasofya\'dan ayrıldı ve Bizans İmparatoru\'nun sarayına gitti.

Sarayın harap salonlarını dolaşırken yanındakiler padişahın Farsça bir şiir söylediğini işittiler.

Perdedâri mikoned der kasr-ı kayser ankebut

Bum nevbet mizened der tarem-i Efrâsyâb

(İmparatorun sarayında örümcek perdedarlık yapıyor

Efrasiyab\'ın kulesinde de baykuş nevbet vuruyor)

İstanbul Hangi Gün Fethedildi?

İstanbul\'un fethiyle ilgili bilgi veren o dönemin kaynakları veya daha sonra yazılmış Osmanlı tarihlerine bakıldığında farklı tarihlerle karşılaşırız. Şöyle ki

İstanbul\'un fethinde bulunmuş olan Tursun Bey Tarih-i Ebu\'l-Feth adlı eserinde fetih tarihi olarak 28 Cemaziyelevvel 857 (6 Temmuz 1453) tarihini verir.

Tursun Beyle birlikte İstanbul\'un kuşatmasına katılan iki Türk tarihçiden biri olan Aşıkpaşazâde ise İstanbul\'un fethiyle ilgili gün ve ay tarihi vermez.

İdris-i Bitlisi ise 28 Cemaziyelevvel 857 (6 Temmuz 1453) tarihini verir.

Oruç Bey ise İstanbul\'un fethi tarihi olarak 21 Rebiülevvel 857 (1 Nisan 1453) tarihi veriri.

Gelibolulu Âlî  de  Oruç Bey gibi 1 Nisan 1453 tarihini işaret eder.

Neşri Tarihi 20 Cemaziyelevvel 857 (28 Haziran 1453) tarihini verir.

Anonim Tevarih-i Âl-i Osman göre ise İstanbul 31 Mart 1453 yılında fethedilmiştir.

Yukarıda isimleri anılan tarihçilerin dışında bir çok Osmanlı tarihçisi İstanbul\'un fetih tarihiyle ilgili olarak farklı gün ve ay adları vermişlerdir. Bu tarihçilerin isimlerini burada vererek listeyi uzatmayı gereksiz görüyoruz.

Kritik sorulardan biri de Osmanlı Devleti\'nin İstanbul\'un fethini hangi gün kutladığıdır.

Osmanlı Devleti İstanbul\'un Fethini 11 Haziran\'da Kutluyordu

İttihat ve Terakki Partisi iktidara geldikten sonra, devletin ilk dönemlerindeki önemli olaylar için kutlamalar düzenlediler. Hatta, zaman zaman eski yöneticileri bu şekilde kutlama yapmadıkları için suçladılar. Geçmişteki devlet büyüklerinin isimleri yeniden gündeme getirilirken, bazı savaş gemileriyle sivil teknelere de ilk dönem hükümdarların isimleri verildi.

Osmanlılar İstanbul\'un fethini 11 Haziran\'da kutlamışlardır. Nitekim İstanbul\'da yayınlanan "Le Moniteur Oriental" gazetesinin 1914 Haziran sayısında Osmanlıların İstanbul\'un fethini 11 Haziranda büyük bir coşku ile kutladıkları haberi yer almaktadır. Gazete, aynı gün Yunanlıların büyük bir üzüntü içerisinde olduklarını ve fethin matemini tuttuklarını da yazıyor.