Yazdırdığınız Makale: ÇİZMEYİ AŞMAMAK GEREK.


ÇİZMEYİ AŞMAMAK GEREK

 

    Yaklaşık iki ay kadar önce İl Genel Meclisinin yemekli bilgilendirme toplantısına katılmıştık.
    İl Genel Meclis Üyelerinden biri (belki şaka olarak, belki gerçeği şakaya vurarak): “Gazeteciler yemekli toplantılarımıza geliyor, yemleksiz toplantılarımıza gelmiyor” demişti.
    O anda yemeği terketmek, hem bizi davet eden ve nezaketini sürekli gösteren İl Genel Meclisi Başkanı sayın Yaşar Yılmazer’e hem de yemekte bulunan valimiz sayın Veysel Dalmaz’a, Belediye Başkanı sayın Mustafa Canlı’ya, İl Özel İdare Genel Sekreteri Hasan Pir’e ve İl Genel Meclis Üyelerine karşı ayıp olurdu. Eğitimci dostumuz ve meslektaşımız sayın Yusuf Sadık, orada söylenmesi gerekeni söyledi ve konu orada kapandı. Daha doğrusu, biz konunun orada kapandığını düşünüyorduk.
    Yanılmışız.
    Gazeteciler yemek için mi katılır toplantılara?
    Elbette hayır.
    Gazeteciler toplantılara girerken ve ayrılırken izin mi alırlar?
    Elbette hayır. Ancak, toplantıdan erken ayrılma durumu söz konusu ise, toplantının ahengi bozulmayacaksa, nezaketin gereği olarak, toplantıyı düzenleyene ya da davet edene özrünü arzedebilirler.
     Gazetecilerin toplantılarla ilgisi nedir? Konuşulanı kamuoyuna sunmak. Bir ölçüde kamu görevidir de bu. Toplantıyı düzenleyenlerin ve gazetecileri davet edenlerin amacı da bu değil midir?
     Kaldı ki, Basın yasasına dayalı olarak çıkartılan yönetmeliğin hükmü şudur: “Gazeteciler, özel mahiyette olmayan ve girilmesi mahkemelerce yasaklanmayan her türlü resmi toplantılara serbestçe girer ve görevlerini en iyi şekilde yapacakları yeri alırlar.”
     Birçok resmi toplantılarda gazetecilere yer ayrılmadığı gibi, ayrılan yerlere de başkaları gelir otururlar. Gazeteciler bunu bile yansıtmazlar haberlerine, ayakta dikil-mek pahasına da olsa, görevlerini yaparlar.
     Gazeteciler ayakta dikilirken, koltuklarında kurulanlar kendilerini farklı görebilirler. Bu onların anlayışı ile ilgili bir durumdur.
    Mühendis, doktor, avukat, subay görevini yaparken başka. aynı kişiler gazetecilıği seçtiklerinde başka algılanırlar. Bu da toplumun bir yangısıdır. Konumuz bu değil.
    18 Kasımda yapılan İl Koordinasyon Kurulu Toplantısında bir gazeteci arkadaşımız belinde başlayan ağrı nedeniyle, diğer bir gazeteci işyerinde bulunma zorunluluğu nedeniyle, bir üçüncü gazeteci de bir başka görevi yapmak ve ilimize yeni atanan bir yöneticiyi randevu alınan saatte ziyaret etmek amacıyla toplantıdan ayrılmışlardı. Toplantıyı sonuna kadar izlemek gibi kesin bir kural da yoktu.
    Sözünü ettiğimiz bu üç gazetecinin, toplantının sona ermeden ayrılması üzerine, (Ne yazık ki) yine bir İl Genel Meclis üyesi, iki ay önceki meslektaşının sitemini (ya da hakaretini) yinelemiş: Gazeteciler yemekli toplantılara geliyor, yemeksiz toplantıları izlemiyor demiş. Bu kez de toplantıyı izleyen meslektaşımız sayın İbrahim Özdemir gerekli cevabı vermiş.
    Bir kere toplantı İl Genel Meclisinin değil, valiliğin toplantısıydı.
    Hem sonra (işlediğimiz bu konuda değil, her konuda) kurumlarla, kuruluşlarla, kişilerle mesleklerle ilgili görüş belirtirken, sitem ederken kimsenin çizmeyi aşmaması, bilginin, görgünün ve nezaket kuralının dışına çıkmaması gerekmez mi?
     Hele önce yemek ikram edip, sonra başa kakmak, Türk misafirperverliğine de uymaz.
     Bu ithamlara muhatap olan gazeteciler elbette görevlerini yerine getirmekten bundan sonra da çekinmeyecekler ama, galiba toplantılar yemekli ise bir tereddüt geçirecekler.