Yazdırdığınız Makale: GÜL DİKENE BATIYOR.


GÜL DİKENE BATIYOR

 

Yarınımızın emanetçisi gençler…

Evet. Son derece doğru bir söz. Ama bir eksiği var bence. Düşünebilen, üretebilen ve ürettiğini uygulayabilen gençler ancak emanetçi olabilecek sorumluluğu taşıyabilir diye düşünüyorum.

Şöyle bir bakalım hep beraber etrafımıza. Gümüşhane’de parmakla gösterilebilecek bir buluşa imza atmış kaç tane genç var. Yada bazı konularda dahiyane fikirler üretmiş ve kabul ettirmiş kaç tane genç var. Daha basite indirelim. Etrafınızda okul harici zamanlarını değerlendirirken faydalı olduğuna inandığınız kaç tane genç var.

İşte bu sorulara cevap verirken işaret edebildiğiniz gençlerin sayısı, toplasanız iki elin parmaklarını geçmeyecektir. Geçtiğini iddia ediyorsanız verdiğiniz cevaplarda yanlı davranmışsınız demektir. Çünkü ben henüz saydığım özelliklere sahip o kadar bile genç tanıyamadım. Hele ki gençlerle birlikte çalışmalar yürüttüğüm halde.

Bu nedenle eksikliğini hissettiğimiz her konuda yaptığımız gibi, bu konuda da bazı çalışmalara başladık. Gençlik merkezi ile işbirliği içerisinde gençlerin saydığım özelliklere kavuşabilecekleri bir platform oluşturduk. Bu platform çerçevesinde her Pazar günü saat 13:00’da Gençlik merkezi binasında bilgilendirme toplantıları düzenlemekteyiz. Elbette ki kimseye zorla bir şey yaptıramayız. Oraya gelip fırsatlardan istifade edebilmek gençlere kalmış. Ancak gençleri oraya yönlendirmekte bence öğretmenlerin, okul müdürlerinin ve idarecilerin işi.

Şimdi biz orada ne olduğunu bilmeden gençleri yollayamayız diyen idareciler çıkacaktır mutlaka. Peki onlara soruyorum. Orada ne olduğunu öğrenebilmek için kaç defa gelip bizi izlediniz ve denetlediniz. İşte “bol keseden savurmak” deyiminin eksiksiz şekilde izah ettiği bir durum. Yani gülün dikene battığı bir an…

Kimse kimseyi umursamıyor. Hatta kimse kendini bile umursamıyor. Herkes bir kavganın ortasında, kaybeden taraf olmamak için mücadele ediyor. Ama bilinmesi gereken asıl şeyi bilen insan sayısı çok az – kazananın olduğu bir oyunda mutlaka kaybeden vardır-. İşte bu acı gerçeğin bilincinde olmadan kazanma hırsına kapılmak, beraberinde felaketlerin bile yaratamayacağı kadar büyük acılar getirecektir.

Bu konuyu örnekle açıklamak gerekirse, Bir ülkede %34 oyla seçimi kazanan bir partiye mensup insanlar seçimi kazanmış oluyor. Ama buna karşılık asıl büyük bölüm olan %66’lık dilim kaybedenler safında yer alıyor. Yani %34 haklardan yararlanıyor, %66 hak mahrumiyetine mahkum ediliyor. Kazanan üç-beş kişinin yanında onlarca kişi kaybediyor.

İşte bu örnekteki kaybedenleri, kendi zaferlerini kazanmış ilan edebilmek için uğraşıyoruz. Yani onları kendi ideallerine ulaşabilmek için, kendi güçlerini kullanmaları konusunda kamçılamak istiyoruz. Kamçılamak diyorum, çünkü onlara güç vermek gibi bir şansımız yok. Biz azınlıktan alınmış, çoğunluğu ezme gücüne sahip değiliz. Ama ezilen çoğunluktaki insanların bize destek vermesine muhtacız. Öyle ya. Bu hafta ikincisini düzenlediğimiz bu platformun ikinci toplantısına katılanların sayısı, neredeyse birinci toplantıya katılanların sayısıyla aynıydı. Bu üzücü durumun yakın zamanda ortadan kalkacağını düşünüyorum.

Hepinize kendi zaferinizi kazanmanız konusunda başarılar diliyorum. Yolunuz açık olsun. Esen kalın.

Kadir ÇETİN