Yazdırdığınız Makale: YAZ GAZETECİ YAZ....


YAZ GAZETECİ YAZ...

 
Gazetecilik işi ile uğraşanlara gazeteci dendiğini hepimiz biliyoruz. Akademik düzeyde herhangi bir eğitim alsada almasa da, mademki bu işi biliyor ve de bilerek yapıyorsa böylesine kalemlere gazeteci demenin ne sakıncası olabilir ki? Elimde gazetecilikle ilgili üç’den fazla  sertifika olmasına rağmen şahsıma gazeteci demeseler de yaptığım iş ortada. Herkes bizi gazeteci olarak biliyor. Bu sebepledir ki, tanıyanlar bizzat şahsımızdan, tanımayan ya da uzakta olanlar ise E-posta adresime gönderdikleri haber nitelikli düşüncelerinden, yakınmalarından ve ülke meselelerine karşı olan duyarlılıklarından yazılmasını istedikleri birçok konu var. Değerli okurlarımızın bu talepleri bizler için elbette tükenmez bir hazine. Olabildiğince sonucu hukuki tartışmalara neden olmayacak isteklere köşemizde yer vermeye çalışıyoruz.

Neleri yazalım derken yıllar önce bir sanatçı ( Bağcan ) tarafından seslendirilen  “YAZ GAZETECİ YAZ” şarkısına takılıyoruz. Ve bu günkü yazımızı tiyatrolarda uygulanan müzikal türünden oyunlara benzeterek yani rutinin dışına çıkarak yazalım dedik. Biraz müzikal birazda şiirsel olsun istedik. Neyi yazalım derken kendimi okur yerine koyarak diyorum ki:
            
YAZ GAZETECİ YAZ…

Canım gazeteci gel bizim köye
Kapalı olan okulu, asfaltsız olan yollarını da yaz.
Yaz gazeteci yaz…
Çark bozulmuş şu devirde terse bak,
Ateş kesmiş şu müdürdeki hırsa bak,
Taş konmamış şu kocaman Süleymaniye\'de
Kayakla turizmden haber var mı diye yaz…
Vaaah vaah beni vah!
YAZMA GAZETECİ YAZMA… yazsak ne çıkar.?