Yazdırdığınız Makale: ŞAKA GİBİ!.


ŞAKA GİBİ!

 
Gümüşhanespor\'un şu anda bulunduğu konum gerçekten şaka gibi. Şaka gibi diyorum çünkü inanılması zor bir konuma geldik.

Çok fazla geriye gitmeden, sezon başındaki hayallerin tamamı hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Hatalardan ders almış bir yönetimin hazırlayacağı yeni oluşum bizi mutlu sona ulaştıracaktı. Sonuç, koskoca bir fiyasko oldu. Hoca geliyor, olmadı geri gidiyor. Sonra başka hoca geliyor, yanına bonustan bir yardımcı geliyor, yetki çatışması yaşanıyor oda gidiyor. Bunlar yetmiyormuş gibi futbolcu transferlerinde de aynı fiyasko devam ediyor. Nihayet devre arasında İlker hoca ve gerçekten iyi bir takım oluşturuluyor. Ama sıkıntılar giderek büyüdü. Ancak sıkıntı bu sezon başında yapılan yanlış transfer politikasıyla başlamadı. Bir önceki sezonun başında Mehmet Kaya transferiyle başlayan doğru hamle tek doğru olarak kaldı.

Mehmet Kaya kesinlikle doğru hamleydi. Ancak Mehmet Kaya\'ya eğer verildiyse, verilen o kadar yetki ve dokunulmazlık takımın başına getirilmesinin doğruluğu büyüklüğünde kocaman bir yanlıştı. Eğer ki, Mehmet Kaya\'yı kontrol edebilen ve gerektiğinde hesap soran bir mekanizma yönetim içinde oluşturulsaydı, geçtiğimiz sezon biz yürüyerek şampiyon olurduk.

Yönetim kurulunun geçtiğimiz sezondan ders almadığı, İlker hocanın takımın başına geçmesinden iki hafta sonra ortaya çıktı. İçerde oynadığımız karşılaşmalarla deplasmanlarda oynadığımız karşılaşmaların arasındaki farkın neden geceyle gündüz kadar zıt olduğunu İlker hocaya soran bir tane Allah kulu yok. Her deplasmanda resmen macera arayan, takımın kimyasını tamamen bozan bir yönetim anlayışını nasıl kabullendik anlaşılır gibi değil. Yöneticilerimizin tribünde kendi aralarında tartıştıkları yanlışları, İlker hocaya ya kimse söylemiyordu ya da İlker hoca dinlemiyordu. Hangisi olursa olsun, ikisi de affedilmez hatalar. Sonunda hatanın bedelini İlker Erdem ödedi ve gitti.

Boşalan teknik direktörlük koltuğuna bu defa İsmail Batur getirildi. Temsilcimizin bay geçtiği haftada gelmesi takımı tanıması açısından önemli bir zamandı. Ama ne kendisinin nede yardımcılarının takımı tanımadığı ve tanımaya çalışmadığı daha ilk karşılaşmalarda ortaya çıktı. Çünkü çok fazla maceraya gerek yok. Takımın bu sezonki istatistikle-rine bakarsın olur biter. Bu takım ne yapmış İlker hocayla; içerde hiç puan kaybı yaşamamış, dışarıda ise bir puan alabilmiş. Demek ki içerde sıkıntı yok, dışarıdan puan getirmek için neler yapılması lazım ona bakmak lazım. Ancak bu arada içerde bu kadar puan nasıl toplanmış onu da iyi analiz etmek gerekiyordu. Bu analizin yapılmadığı acı puan kaybıyla ortaya çıktı. Klasik 4-4-2 oynayan Gümüşhanespor belli etti ki, içerde bu sistemle iyi oynuyor. Sen bunu bozu-yorsun, yetmemiş gibi sahaya sürdüğün tek santraforu da acemi bir santraforla en can alıcı dakikalarda yer değiştiri-yorsun. Zamanın sistem denemek ve kendi felsefeni yerleştirmek zamanı olmadığını da düşünemiyorsun.

Sahada bu kadar yanlışa imza atarken, saha dışında da takımı ateşleyecek ve kulübenin dolu olduğunu futbolculara hissettirecek bir hamle yapmayıp Rijkaard\'ın yardımcısı Neeeskens\'i ön plana çıkarma lüksüne kapılıp yardımcını saha kenarına gönderip sen kulübede oturuyorsun. Ama yardımcı hocada karşılaşmayı tribündeki taraftar gibi izle-yince, telaffuz bile etmek istemiyorum ama beklide küme düşme potasına demir atmamızı sağladınız. Peki, kaleci antrenörüne ne söylemeli? Yalısor karşılaşmasının ardından kafa olarak tamamen bitmiş ve Gümüşhanespor\'u da kafasında bitirdiğini birçok ortamda dillendiren formsuz Bekir\'de 10 gün boyunca ne gördü de, İsmail hocaya bu oynar dedi? Bunuda anlamak güç.

Bütün bunları üst üste koyduğunuz zaman teknik kadronun takımı tanımak için hiçbir şey yapmadığı alenen ortaya çıkıyor. Tabi bu yanlışlar yapılıyorken, takımını daha yeni tanıyan bir hocaya yardımcı olmak için, \'bu konuda şunu daha yapsak daha iyi olur\' diyecek birinin olmaması da ayrı bir sıkıntı.

Bu yanlışlar bilmiyorum yöneticilerimiz tarafından İsmail Batur\'a söylendi mi? Umarım söylenmiştir ve herkesin ayakları yere basar. Yoksa telaffuz bile ederken tüylerimizin dikenlendiği yerde buluruz kendimizi.

Sayın Batur, biz senin Gümüşhanespor\'un başına siyasilerin telkinleriyle geldiğine inanmak istemiyoruz. Biz senin tecrübene ve kariyerine güveniyoruz ve önümüzdeki ilk karşılaşmadan puan ya da puanlarla dönerek korkulu rüya görmememizi sağlayacağına inanıyoruz. İnanıyoruz, çünkü inanmak başarmanın yarısıdır. Buna önce siz ve futbolcularınız inanacak ki, taraftarın desteğini alıp güzel günlere hep beraber varalım. Yoksa Allah göstermesin aksi bir durumda bunun hesabını kimse veremez. Ne Gümüşhanespor\'u kendine basamak olarak görenler, ne kulüp imkanlarıyla devran sürenler, ne egolarını tatmin etmek için o camianın içinde bulunanlar nede bu ligin en iyi imkanlarına sahip olan futbolcular.

Bu ile yazık olur, mesaisini ve parasını harcayan Kurban başkana yazık olur, her karşılaşmada yeni heveslerle iyi sonuç bekleyen Onursal başkanımız Sayın Osman Akgül\'ün heveslerine yazık olur, gerçekten Gümüşhanespor\'u seven onun için her fedakarlığı yapabilecek birkaç yöneticinin emeklerine yazık olur ve yağmur çamur demeden, uzak yakın demeden her şartta Gümüşhanespor\'un yanında olmak için çırpınan taraftara yazık olur.

Bu kadar insana yazık olursa, inanın herkes bir şekilde bedel öder.