Yazdırdığınız Makale: ÖFKE KONTROLÜ.


ÖFKE KONTROLÜ

 
Hayatımızın büyük bir bölümü hatalarımız ve yanılgılarımızla geçer. Ama bu hatalardan ders çıkarmayı hiç aklımızdan geçirmeyiz. Beklenmedik olaylarla karşılaştığımız zaman itidalli davranmalı ve o olayı zamanın akışına bırakmalıyız. Geniş bir zaman diliminde sağlıklı bir şekilde düşünerek doğru karar vermeliyiz. Aksi halde vereceğimiz kararlar yanlış olacağı gibi başımıza tamiri imkansız yaralar da açabilir. Toplum olarak tez canlıyız; en ufak bir konuda bile hemen celalleniyoruz. Çünkü duygusal bir yapımız var. Bu da olaylara duygusal açıdan bakmamıza neden olmaktadır. Bu durumlarda duygulardan çok aklımızla hareket etmemizde fayda vardır. Karşımızdaki kişinin hatasını söylemek sorunu çözmez ama hatasının ne gibi olumsuzluğa neden olacağını ifade edersek belki çözüm üretebiliriz. Öfkemizi saldırganlıkla değil sözel olarak ifade etmemiz en sağlıklı yoldur. Sözel olarak öfkemizi ifade edemeyeceğimiz durumlarda öfkemizi bastırmalı ve bulunduğumuz mekanı değiştirmeliyiz. Problemi çözmek için bütün iletişim kanallarını açık tutmalıyız. Düşüncelerimizi değiştirmeliyiz. Durumu değiştirip değiştiremeyeceğimizi düşünmeliyiz. Eğer değiştirme imkanımız yoksa sorunla yüzleşmekten de korkmamalıyız.

Kontrolsüz öfkenin insan hayatını nasıl kararttığını bir hikâye ile anlatalım. “Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, “Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: “Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?” Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş….”

Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlatın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin.

Öfke eğitilebilir ya da yönetilebilir mi? Evet öfke eğitilebilir ve yönetilebilir. Eğitimli kişi olayın boyutuna göre kendini ayarlar. Olayı tüm yönleriyle değerlendirir. Mantıklı bir karar verir. Eğitimsiz kişi ise olaya balıklama dalar. Sonucunun nereye varacağını hesap etmez. Sonucu düşünmediği için de en büyük zararı kendisi görür. Gönül kırmak çok kolay ama o gönlü kazanmak çok zordur. Öyleyse dünyada sevgi ve hoşgörü ikliminde yaşamak dururken gönülleri kırmak niye. Yunus Emre’nin şiirinden bir bölüm ile bitiriyorum:

“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil

Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil”.