Yazdırdığınız Makale: BİR ERKEK GİDİNCE....


BİR ERKEK GİDİNCE...

 
    Yazımızın konusu bugün itibarı ile karşı karşıya kaldığımız terör belası sebebiyle kaybettiğimiz gencecik fidanlarımızın (şehitlerimizin) bir daha geriye dönemeyeceklerinin bıraktığı burukluk ve acısını dile getirmekle ilgili.

    1984 yılında başlayan terör olaylarının tırmanarak bugünkü duruma gelmesi belli ki isabetli teşhislerin konulamamasından kaynaklandığı gün gibi aşikar. Yaklaşık 11 bin yaralı ve 5 bin\'i aşkın şehidimizin acılarını yakınlarıyla paylaşırken “Şehitler ölmez, Vatan bölünmez” ya da “Vatan sağ olsun” söylemlerini dile getirmek yetmiyor yetmedi. Son 11 şehidimizin acısı ise tüm bunların tuzu biberi oldu. Buda yetmiyor arkası geliyor. Sebep ekonomik de değildir, siyasi yönü ağır basan tam anlamıyla bir isyandır. Noksanı ise sadece babı ali basılmamıştır. Bir can gidince ne olur ya da ne anlama gelir diye bir değerlendirme yapacak olursak 5 bin şehidin canlarının bedeli altında galiba ezilir kalırız. Böyle bir acıyı dile getiren bir yazıyı yazma aşamasında iken Ankara\'dan dostumuz Raşit Genç bununla ilgili Yazar Bekir Coşkun\'un kaleme aldığı yazısını e-posta adresime göndererek sizlerle paylaşmamı istedi.  Duygusal yönü ağır basan ve büyük anlam ifade eden bu metni aynen aktarıyorum.


“Bir erkek gidince;


Kentin tüm yolları çökmüş, Dağları yan yatmış gibi olur.


Bir erkek gidince,


Raflarda kalır dizi dizi kitaplar, çekmecede dosyalanmış evraklar, ödenmiş senet koçanları, su, elektrik faturaları, banka dekontları, maaş ekstreleri, taksit tarihleri, kalın bir defter içinde doğum günleri, baş başa çekilmiş gülen resimler, telefonlar, görüşme günleri, araba anahtarı, cep telefonu, dizüstü bilgisayar, Boynunu büker kalır.


Bir erkek gidince;


Susar dış kapının gürültüsü, Kahvaltı için ekmek almaya, gazete getirmeye giden olmaz.


\'Gelince ne gerekli?\' diye telefon eden,\'Hazırlan, akşam gidiyoruz\' diyen,\'Boyunbağım nerede?\'\'çoraplarım yıkanmamış mı?\', \'Hani beyaz gömleğim?\',\'Anahtarımı unuttum!\',\'Sahi, saatim evde mi kalmış!\'\'Evlenme yıldönümümüz dün müydü?\' Sesleri eksilir..


Bir erkek gidince;


Ev kapanmaz ama ışıkları söner, karanlığa gömülür.


Bir erkek gidince bir evden;


Bir dede, bir baba, bir oğul, bir ağabey, bir dayı, bir amca, bir kuzen, bir yeğen, bir torun, bir delikanlı, bir sevgili, bir yiğit, bir savaşçı, bir barışsever, göklerden bir kartal, ormandan bir aslan, bir günün aydınlık kısmı, beynin yarısı, mevsimlerden yaz olanı, kolun iş göreni, ayağın adım atanı kesilir…


Kısacası;


Bir erkek gidince yatağın yarısı buz kesilir..


KADINLAR gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.


Peşlerinde yetim-öksüz kalan çok olur.”


Şimdi birlikte düşünelim, bir erkek gidince bunlar oluyorsa 5 bin erkeğimiz (şehidimiz) gidince ne olur? Onu da hep birlikte yorumlamak gerekmez mi?