Yazdırdığınız Makale: TOPLUMSAL VE SİYASAL ÇÜRÜME.


TOPLUMSAL VE SİYASAL ÇÜRÜME

 

      Geçen gün merak ettim, şizofreni sözcüğünün aslını araştırdım. Diyeceksiniz ki böyle bir ihtiyaç neden hasıl oldu.Etrafımızda olup biten bir çok olayın tahlilini yaparken, belki de bu kelimeden medet ummuşumdur, olamaz mı!
      Bilindiği gibi şizofrenlerde zihin (akıl da denebilir)yarılması tüm marazi belirtilerin kaynağıdır. Şizo, eski Yunanca yarılma ve bölünme anlamına gelirken, frenia da akıl, ruh, zihin anlamına gelmektedir. Şizofren, bir kişi ya da nesneye normal kişilerden farklı olarak aynı anda sevgi,hayranlık gibi olumlu duyguların yanında öfke,nefret gibi olumsuz duyguları duyabilir. Hüzünlü ve trajik bir olay yaşarken ya da anlatırken durdurulamaz bir biçimde gülüp kahkahalar atabilir. Kısaca düşünce ve duyguları arasında biz normal insanlara anlaşılmaz gelen uygunsuzluk ve uyumsuzluk vardır. Kimi zaman da dış gerçekliğe tam bir aldırmazlık ve kayıtsızlık gösterilebilir. Anlaşılmaz. garip,tuhaf kimi zamanda ürkütücü bu tutarsız ve ilkel gibi görünen davranışlar ve düşüncelerin aslında tek bir amacı vardır. Dış gerçeklikle baş edemeyen ve içsel dünyasındaki dağılma ve parçalanmayı belirli bir düzeyde tutma girişimleridir. Benliğin gelişim aşamalarında büyük örselenmeler yaşayan şizofren, sanki erişkin bir insan olmayı reddedip, çocukluk benliğine gerileyerek, orada tutunmaya, ruhunu trajik bir biçimde bir arada tutmaya çalışmaktadır.
      Halkımızın büyük çoğunluğunun, hukuk ve meşruiyet kaygısı gütmeyen siyasi liderlere tanıdığı inanılmaz krediler, ancak yukarıdaki mantıkla açıklanabilir doğrusu…. Bir taraftan bu muktedirlerden açık ya da gizli şikayet ederken, sıkıştığı zaman aynı kişilerden medet umması başka nasıl açıklanabilir?
      Her türlü hukuk dışı yollara başvurmakta hiçbir beis görmeyen, devleti ve halkı sonuna kadar soymayı marifet bilen \'Uzan\' ailesinin genç, yakışıklı bir üyesinin kurduğu ve ne idüğü belirsiz partisinin giderek umut olması,(yanılmıyorsam da son seçimlerde yüzde 7 oy aldı) benzetmeye çalıştığımız şizofren örneği bir kitle psikolojisi olmadan nasıl açıklanabilir. Siyasi tarihimize haksızlık etmemek gerek. Cumhuriyetimizin kurucularından ve Türkiye\'nin demokratik yaşama geçişini kanının son damlasına kadar savunan, yaşamının hiçbir döneminde hakkaniyet, adalet ve meşruiyet ilkelerinden sapmayan ve bu erdem yüklü tutumlarından dolayı siyaseten yenik düşmeyi bile içine sindirebilen İSMET İNÖNÜ\'yü minnetle ve şükranla hatırlamamak yakışık almaz .
      Umudumuz hukuk kavramını içselleştirmiş, siyasette etik eylemlerin gerekliliğine inanmış, Makyavelist ve popülist tutumlara itibar etmeyen, gerçek demokrat siyasi kişiliklere ve kadrolara bir an önce kavuşmamız. Gerçi bu özleme pek çok sözde aydının gerçekleşmeyecek bir ütopya olarak dudak büktüklerini bilmekteysek de, umudumuzu korumamız ve bu yönde ciddi çabalar göstermemiz gerektiği bilincini taşımanın önemli olduğuna inanan gerçek aydınların ve sağduyu sahibi toplulukların olduğunu da teslim etmeliyiz. Aksi durumda, toplum ruh sağlığındaki yarılmayı ve kamu vicdanındaki çürümeyi onarmamız ve daha sağlıklı kuşaklar yetiştirmemiz mümkün olmayacaktır.