Yazdırdığınız Makale: YAŞASIN KIŞKIRTICILIK.


YAŞASIN KIŞKIRTICILIK

 

      Zaman içerisinde yaşarken haliyle siyasi ve kişisel tartışmaların ve çekişmelerin ortasında buluyorsunuz kendinizi. Konumunuz gereği her kesime itidal tavsiye eden bir konumda ve donanımda iseniz, o zaman işiniz daha zor. Yolsuza yol gösterip, her şeyin yolu yordamını öğretmek zorundasınız.Kendinizi toplumsal çevreden soyutlayamayacağınıza göre, aklınızın erdiğince haklıyı haksızı ayırt edip insanları kaynaştırmanın pratik çözümlerini bulmak noktasında sorumlu hissedersiniz.
      Eğer bir insan körü körüne “ben haklıyım”  dediği andan itibaren bilinmelidir ki  nefsin ve egoizmin sınırlarını zorlamaya başlamıştır. Her zaman bu gibi durumlarda sığındığım bir özlü söz vardır; “eğer ki bir insanın hayatta sahip olduğu tek materyal çekiç ise, her şeyi çivi olarak görmeye başlar”.Êlbetteki kışın kışlığını yapacağı kadar beklenir ki puşt da puştluğunu yapsın! (Nezih söylemlerime bu gibi kelimeleri konuk ettiğim için bütün okuyucularımdan özür dilerim) Ama, vurgulamak istediğim düşünce, her şeyin aslına uygun hareket edeceğidir. Toplumsal hayatta hepimiz birer yansıtıcıyızdır, annemizden ve babamızdan somut ve soyut olarak ne alırsak, onu bir ayna gibi yansıtırız etrafımıza! Genetik bir takım dürtülerin taşıyıcısı olmanın yanında, gördüklerimiz ve yaşadıklarımız sonucunda elde eteğimiz kazanımlar bizim hayattaki konumumuzu ve yaşam şeklimizi belirgin bir pozisyona taşır.Hele ki bir de çiğ süt emmişsek, o zaman, amaca giden her yolu mubah görmeye başlarız ki, Allah muhafaza! Gayri ahlaki yollara tenezzül eder, akla, hayale gelmeyen yollarda derman arar, çırpındıkça batarız! Tek düşündüğümüz şey, karşı tarafı alt etmek düşüncesi olduğundan, bilinçli bilinçsiz saldırganlaşır, etrafımıza negatif  bir enerji yayarız.
      Elbetteki bir toplumda beraber yaşamış olmanın doğal bir sonucu olarak, kendimizi olayların tam merkezinde buluruz. Taraf olmak zorunluluğu taşıdığımız zamanlarda bile aklı selimi elden bırakmayarak hep sabır ve itidal çağrısı yaparız.  Hele hele basınla iştigal ediyorsanız, kışkırtıcı ve belden aşağı vurmak isteyen insanlar soluklarını hemencecik sizin yanınızda alırlar. Çamur at izi kalsın diyerekten başlarlar karşı tarafa düzmece iftiralara.Amaçları,  akıllarınca sizi kandırıp, basının da kendisine payanda olmasının rahatlığıyla, meselelerini  kişiselleştirmekten çok öte toplumsal bir düzleme çekerek arka toplamaktır.
      Bu maksatla;  şunun, bunun hakkında şu yazımı yayınlamak istiyorum diyerekten çalarlar kapınızı kötü niyetli birileri. Başınıza gelecekleri anlar, şöyle göz ucuyla yazıya bir bakıverirsiniz! Yazıda her türlü vuruş  serbesttir ve her türlü iftira beyanları sıra sıra dizilmiştir! Şaşıp kalırsınız!
      Birkaç sene evvel yine böyle bir yazıyı yayınlama  gayretleri vardı Kelkit’te! Birisi birisine kin ve nefret duygularıyla bakıyor ve iftira kampanyası başlatarak kendisine destekçi arıyordu. Yani  Kelkit’in sözde ileri gelenlerinden biri yine böyle bir amaç içinde bulunuyordu. Böyle bir yazının yayınlanamayacağını uzun uzun kendisine anlattım. Kızgınlıkla “Ben de gider, Kuşakkaya’ da yayınlatırım” diyerek tam kapıdan çıkıyordu ki birden cin çarpmış gibi durdu ve döndü: “ İyi ama Turan Tuğlu da etliye sütlüye karışmıyor ki, o da bu yazıyı yayınlamaz” diye hafifçe mırıldanarak uzaklaştı.
      Bizler ALLAH’a şükürler olsun aynı konumdayız, Turan Tuğlu Kuşakkaya gibi bu prensiplerinde yıkılmaz bir dağ gibi duruyor. Değişen ne diyeceksiniz. Çok şey. Artık böyle yazıları yayınlayan gazeteler var Gümüşhane’de!
      Aklı selim yenildi… Yaşasın kışkırtıcılık!