Çaresizliği kabullenmek de güzeldir bazen. Hissedebilmektir önemli olan onu yanınızda. Eğer yanında ve gönlünde hissedebiliyorsa insan, yorulmadan yürür o zaman; çok uzağında olsa da, ulaşamayacağını bilse de onun varlığı güç verir, bağlar sizi yaşama. Vazgeçebilmek kolay değildir. Bazen öyle bir tutulur ki insan, sevdanız karşılıksız, sınırsız ve çıkarsızdır. Riyasız ve sonsuzdur. İçinizde fırtınalar kopar, çığlıklar tıkanır boğazınızda. Duygularınız dolu dolu ama size özeldir, sırdır, içinizde kavursa da sizi. Bilinçaltınızdadır, gözyaşınızdadır, kahkahanızdadır. Erişilmezdir ama güzeldir, çünkü o size özeldir. Bazen iç çekişinizin sebebi bazen de sohbetlerinizin konusu olur, hatıralarınıza ortak edersiniz onu. Belki kendinizi anlatmak istersiniz bazen, paylaşmak istersiniz duygularınızı ama içinizden gelen bir ses hep “dur” der size, bunun kime ne faydası olacak ki? Anlatmanız belki de onu hepten kaybetmek olacak yada göreceğiniz tepki sizi hepten yıkacak, en kötüsü de tepkisizlik ihtimali. Her şeye rağmen vazgeçemezsiniz. İçinizde saklıdır ama hep canlıdır. Hayat devam etmektedir bir yandan. Yaşamın getirdiği sıkıntılarla baş etmek mi daha zor yoksa içinizdeki gizli aşkınızla mı? Gizli bu size özel, kimse anlamaz ki içinizde kopan fırtınaları, yaşadığınız isyanları. Farkındasınızdır zaten bunun, bundan dolayıdır ki hep gülersiniz, neşe saçarsınız etrafınıza, sanki birileri çözecek sizi de savunmasız çaresiz kalacaksınızdır ortada. Bu duygunun etkisi ile hep canlı, hep neşeli, hep çalışan biri olarak görür sizi tanıyanlar. Sizi üzecek hiç bir şey yoktur hayatta onlara göre, sıkıntı ve hüzün tanımaz bile sizi. Siz bilirsiniz ki bu çaresiz bir aşktır. Siz davet etmediniz yüreğinize onu. Nasıl oldu, neden oldu, siz bile anlayamadan sarmıştır içinizi. Bilerek, sanki göz göre göre sarmıştır bu duygu sizi. İstemeden gelip oturmuştur yüreğinizin en gizli köşesine. Görmedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Ölmek var dönmek yoktur; içinizde nede olsa, bunun kime ne zararı var ki? Çok özel, çok değerli, üstelik de çok gizli. Ne yazık ki hayat mucizeler getirmez her zaman. Gerçeği olduğu gibi kabullenmek ve devam etmek gerekir hayata. Yalnız kaldığınızda aynalar ve boş duvarlar olur muhatabınız; haykırırsınız, içinizi dökersiniz onlara. Bazen de hıçkırarak ağlamak rahatlatır sizi, hepten susmak içinize atmak, budur işte en kötüsü. Ama yapacak bir şey de yoktur, çünkü çok iyi bilirsiniz ki çaresiz bir durumdur bu. Çaresizliği kabullenmek en güzelidir, vazgeçmek kolay olmasa da. Saygılarımla... |