Yazdırdığınız Makale: Gümüşhane’nin Kalkınmasıyla İlgili BİR İKİ HATIRLATMA.


Gümüşhane’nin Kalkınmasıyla İlgili BİR İKİ HATIRLATMA

 

    Amacımız, Gümüşhane’nin kalkınmasını sağlamaksa, işe; bilimsel yöntemlerle potansiyelimizi ortaya koymak ve önceliklerimizi belirlemekle başlamalıyız.
    Gümüşhane bir okullar kentidir. Bu nedenle en önemli uğraşımız eğitim olmalıdır.
    Örneğin; ilköğretim ve liseler açısından yeterli fiziki mekan ve çeşitlilik vardır. Ancak, eğitim, öğretimde kaliteyi yükseltmek, Meslek Yüksek Okulu ve Mühendislik Fakültemize, Eğitim Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ile, Sağlık Meslek Yüksek Okulu açılmasını sağla-yacak girişimlerimizi aralıksız sürdürmek zorundayız.
    Gümüşhane, bir okul kenti olduğu kadar, bir madenler kentidir de. Altın, Gümüş, Bakır, Kurşun, Çinko, Demir ve daha başka madenler açısından yeterli potansiyelimizin var olduğuna inanmaktayız.
    Bu madenlerin işletimmesi için yeni adımlar atılmalı, çabalarımızı sıklaştırmalıyız.
    Yarım yüzyıl öncesine kadar “Bir Elma Cenneti” olarak anılan Gümüşhane’yi yeniden eski ününe kavuşturabiliriz. Bunun için; meyve çeşitlerimizi çoğaltmayı, kuşburnu ve bitki çayları üretimine ağırlık vermeyi, kurulmuş olan ve üretim yapan kuruluşlarımızın gelişmesine katkıda bulunmayı görev saymalıyız.
    El sanatları (Toprak kaplar, örgüler, seleler, sepetler, turistik eşyalar) gümüş işlemeciliği işsizliği azaltacak, bireysel ve toplumsal kalkınmamıza katkı sağlayacak bir alan olarak görülmektedir.
    Dut pestili, köme, bal üretimi bir sektör oluşturma yolunda. Tanıtımda, takdimde ve ambalajlamada noksanlarımız var. Bu noksanlık giderilebilir ve üretimi bireysellikten çok organize bir şekilde sürdürebiliriz.
    Orman varlığımızı korumak, fidan dikimini artırmak, orman ürünlerini değerlendirecek sanayiye geçmek bize göre, akılcı ve gerçekçi bir yoldur.
    Değerli hemşehrimiz Aydın Doğan tarafından Kelkit’te kurulan organik tarım, tarım ürünlerimizin ekiminde, geliştirilmesinde, değerlendirilmesinde itici bir güç olacaktır. Bu gücü iyi kullanmamız gerekir.
    Sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Eğer, bugünden sonra da; kendi unumuzu, kendi boyamızı, kendi pestilimizi, kömemizi, kuşburnu marmelatlarımızı, meyve sularımızı, bitki çaylarımızı, kolonyalarımızı, kendi meyve ve sebzemizi, üretimini ve satışını yaptığımız her şeyimizi, kendimiz tüketmeyeceksek, bu yazıyı boşuna yazdık sayılır.
    Yazdıklarımız hiç kimse tarafından dikkate alınma-yacaksa, kalkınmadan ve gelişmeden söz edemeyeceğimiz gibi, başkalarından bir şey beklemeğe de hakkımız olmaz.