Yazdırdığınız Makale: GÜMÜŞHANE'NİN ÜZGÜN TOPRAĞI.


GÜMÜŞHANE'NİN ÜZGÜN TOPRAĞI

 
"İnce belli üç attır Tih sahrasında;
Güzelliğim, sabrım ve yalnızlığım."

        Bu mısralar sevgili şair ağabeyim Dilaver Cebeci'den dilime geldi. Sabrımı, yalnızlığımı ve de güzelliğimi test ettiğim günlerdeyim. Her gün birlerce bakışın arasından kirlenmemiş ve riyasız olanı seçtiğim günlerdeyim.

        Benim yıllar önce yazdığım şu mısralara ne demeli peki:

        .....yıllar sonra tutup yıldızları gözlerime tane tane
        aydınlık düşlerimin başkenti ilan ettim Zigana Dağı'nı
        ah, bu akşam gözlerimin suyuyla yıkanan Gümüşhane
        öpen ay benim,ben;kızgın bir aşkla üzgün toprağını...

        Gümüşhane'nin üzgün toprağının üzerinde kızgın bir aşkın sahibi olduğum günler geldi, geçti. Şimdilerde, nutku tutulmuş, göğüs kafesi daralmış, kısık kısık solumakla zamana meydan okuyorum. Bir mumyanın dile gelmez gizemindeyim. Kızgın bir aşk ateşinin ara sıra gözlerimizi kıpırdatan tortusu da olmasa, bedenimde neredeyse hayat belirtisi görmek imkansız olacak.

        Ve bazen sloganların, ayak seslerinin, politikacıların çirkin söylemlerinin dakikalarca kulağında uğuldadığı oluyor. Sonra, ortalığı bir sessizlik kaplıyor, "şiire durayım" diyorum, bu sefer de göbeği kendinden iki, bilemedin üç metre önde giden insanlar bu düşü bozuyorlar.Gözlemde bir hınç, hışım; yüz çizgilerim geriliyor; çehremde kıpkırmızı bir manzara beliriyor. Kendi kendilerine çalıp, kendi kendilerine oynayan insanlar mı üzüyor Gümüşhane'nin toprağını, bilmiyorum!


        Yok yok, bir yerlerde kesinlikle bir yanlışlık var. Bu düzenek bu kadar kusursuz işlememeli.

        Üzerlerine ölü toprağı serpilmiş insanlar susuyor, ortalıkla birkaç çığırtkan sürüklüyor götürüyor gündemi ve bütün sosyal ilişkilerimizi.Girişilen her iş ya elimizde patlıyor, ya yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz. Fısıltı gazetesinin imlası bozuk satırları arasında ne arıyoruz sahi biz? Hep birisinin karşısına bir diğerini çıkartmak hastalık mikrobunu da nerden kaptık biz böyle? Neden tam tekmil biz çıkamıyoruz, yanlışlık batağındaki o malum birilerinin önüne?

        Tövbe estağfurullah kıvamında kelimelere asla sığınmak istemiyorum. Ama artık kötülerin bertaraf edilerek defterlerinin dürülüp koltuk altlarına verileceği günlerin özlemiyle de daha fazla beklemek istemiyorum!

        Şimdi herkesin bildiği ve kimsenin artık yadsımadığı bir dizi olayı peşpeşe takıp uzun uzun cümleler kurmak istemiyorum.

        Ey Gümüşhane'nin üzgün toprağının üzerinde kızgın bir aşkın sahibi olduğum günler, nerdesiniz?

        Geri gelir misiniz lütfen!