Yazdırdığınız Makale: GELİBOLU’YA KURULMUŞ BİR ÜLKE.


GELİBOLU’YA KURULMUŞ BİR ÜLKE

 

Merhaba Değerli Gümüşhaneliler ve Gümüşhane severler. Uzun bir aranın ardından,  yine kalemimle buluştuğum için çok mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. İçimde birikenleri sizlerle paylaşmanın vermiş olduğu mutluluk anlatamayacağım kadar büyük. Bu yüzdendir ki ne pahasına olursa olsun yazmak istiyorum.

            Geçtiğimiz hafta içinde ülkemizin beklide en kanlı savaşlarına sahne olmuş bir iline, Çanakkale’ye gittim. Bir hafta süreyle iyice gezme fırsatı bulduğum ilde, çok güzel günler geçirmiş olmanın yanı sıra, hıçkıra hıçkıra ağladığımda oldu. Hele hele şehitlikleri gezerken. Bu ülkenin yarınları için, canını bile bile ortaya koyanların yatacak bir mezar dahi bulamaması o kadar duygulandırdı ki beni, ağlamadan edemedim. Tüm bunların yanı sıra bir de bu günümüzü düşününce, ağlamamak mümkün değildi. Nitekim öylede oldu.

Truva, Assos ve Gökçeada gibi güzelliklerin yerine, devasa bir savaşa sahne olmuş Gelibolu yarımadasından bahsetmek istiyorum. Daracık kazılmış siperlerde, sabah ekmeksiz hoşaf, öğlen yarım ekmek kumanya, akşam varsa ekmekle hoşaf yiyerek, üzerindeki elbiseyi hiç değiştirmeden, tüm zor şartlarla birlikte düşmanla savaşan yiğitler. Yaşları yirmiyi geçmemiş binlerce fidan. Mezun yerine şehit veren bir üniversite. Kendi yarasını bırakıp, düşmanının yarasını, sırf ailesine kavuşun diye saran bir yürek. Tüm bunların yanı sıra, düşman kumandanlarının göğsümüzü kabartan notları. İşte bunları görünce ve duyunca düşünmeden edemedim: Aynı savaş bu gün olsa ne yapardık? Aynı destanı yeniden yazabilir miydik? Sırf başkent teslim olacak direnmeyecek diye başka bir boğazda binlerce şehit verebilir miydik? İkibin düşmana karşı 63 askerle ölümüne mücadele verecek bir Yahya Çavuş çıkarabilir miyiz? Kurşunu bitince, vatanı için kürekle düşmanın üzerine yürüyen bir Mehmet Çavuş yetiştirebilir miyiz?

İşte asıl ağlamamız gerekenler bunlar. İçinde bulunduğumuz durum o kadar içler acısı ki, ağlamak dahi yeterli olmayacaktır diye düşünüyorum. O canların üzerine kurulu bir ülkede, bu günkü canlar menfaatlerini düşünmekten ve batılılaşma sevdasından, o canlar için dua dahi edemez olmuş. Öyle ya bizi yönetenler dahi teslim olmayı göze almış, tıpkı o günlerdeki gibi. Peki, şimdi ne olacak? Bir Mustafa Kemal Daha mı gelmeli ülkemize?

Zannediyorum ki bu gün içimizde onlarca Mustafa Kemal var. Ama ne yazık ki bu günün yöneticileri dönemin Osmanlı idarecilerinden daha menfaatçi olduklarından, gölgede kalıyor kahraman yüreklerimiz. Gün birlik olma, yanı başımızda cereyan edenleri takip etme, yaraları sarma günü iken, birileri cebinde hazine oluşturma çabasında, birileri de onların cebinin delinmesini beklemekte.

Çok geç olmadan yapılması gereken tek bir şey varsa oda, devletin hazinesinden çok kendi cebini düşünenleri, ferahı için hiç utanmadan çalıp çırpanları, başkalarının hakkını rahatlıkla çalabilenleri, onca olana rağmen yaptıklarını hiç görmeyenleri def etmektir. Aksi halde çok daha yere bakarak yürüyeceğimizden eminim.

            Umduklarımızı bulabileceğimiz günlerin gelmesi dileği ile Esen kalın.

                                                                                                         

                                         Kadir ÇETİN