Yazdırdığınız Makale: YİGİDİ GÖZÜNDEN TANIRIM.


YİGİDİ GÖZÜNDEN TANIRIM

 
        Gümüşhane'ye bağlı Bahçecik Köyünden Külekçioğlu Hasan adında ki hemşerimizin özelliği de sürekli yiğitlik lafı etmesi ve yiğitliği ile övünmesidir ;fakat kendisinin söylediklerini halkın dillendirmemesine de içerler,bunu zaman zaman imalı sözlerle duyurmaya çalışırmış;kolay mı yani sen hem yiğit olacaksın hemde bunu kimse bilmeyecek dillendirmeyecek ve seni meth etmeyecek. İnsan haliyle darılır tabiî ki.!Yine kahramanımız bir düğün merasimi için komşu bir köye gider.Düğün dernek kurulur,oyunlar oynanır,yemekler yenir,misafirler konaklara alınıp ağırlanır,bu konaklardaki sohbetler sırasında bizim Külekçioğlu Hasan sözü yine yiğitlikten açar,hikayeler anlatır konuşur ama kimse hasanın çok yiğit olduğunu söylemez. İster ki kendisine iltifat edile ama  bu konuda çıt çıkmaz.Bunun üzerine hasan köylülerden birisini gözüne kestirir ve sorar.

        - Ahmet sana bir soru soracağım
        - Sor Hasan gardaş
        - Bu  cemaatte iki yiğit var, bunlardan birisi sensin ama ikincisini ben söylemeyeceğim sen bil bakalım kim?

        Ahmet kendine edilen iltifatın altında kalsa olmaz başka birini söyleyecek olsa ,Hasan bozulacak nede olsa misafir; beklenen cevabı söyler

        - Tabiî ki ikinci yiğit te sensin Hasan

        Külekçioğlu Hasan beklediği cevabı almanın  rahatlığı ile geriye yaslanır, kahvesinden bir yudum alır ve şöyle der

        - Nasılda yiğit yiğidi gözünden tanıyor..!!!!!

        ( hikaye  Liman Kılıçtan alınmıştır.)

        MEMLEKETİMİZ ADANA'DAN GÜZEL    

        Kürtüne bağlı Sarıbaba köyümüz rakım olarak oldukça yüksek olmakla birlikte tarım faaliyetlerinin de yoğun olarak yapıldığı bir köyümüz;ancak bu köyde rakım yüksekliğinden ötürü kış erken gelmekte yaz sezonu ise gecikmektedir.Bu köy eşrafından olan Ömer Gül adlı bir hemşehrimiz bir yaz sezonu tarım faaliyetlerinin yoğunluğu nedeni  ile harmanın birini yetiştirip içeri koyamaz yani ne döven sürecek vakit bulur, nede patos vuracak  zaman bulamaz zira Ömer'in özelliği gereği her işini yavaş yapar,olumsuzluklardan korkmazmış. O sene kış ta erken bastırınca harmanı yetiştiremez olduğu yerde toparlayıp,üstünü kapatmış,beklemiş yazın gelmesini..

        Günlerden bir gün mayıs ayında kar kalkıp köylüler öküzleri koşup çift sürmeye  giderlerken bir de ne görsünler!Ömer  binmiş dövene öküzleri ile harman vurmakta.köylüler şaşırır Allah Allah derler henüz mayıs ayı;Ömer ne zaman tarlayı ekti de döven sürmekteki....Köylülerden birisi durumun farkındadır,yanındakilere şöyle seslenir


        "memleketimiz Adana'yı bile geçmiş, mayıs ayında bir yandan çift sürülürken bir yandan da harman savuruyoruz Ömer ürününün birisini kaldırdı ikincisini de yakında eker!!!!!!"

        Hikaye (Yaşar Gül'den alınmıştır)