Yazdırdığınız Makale: HARŞİT ISLAH EDİLMELİ.


HARŞİT ISLAH EDİLMELİ

 
    Toprağın tutunamadığı, otun kök salamadığı dik yamaçları yalayarak Karadeniz’e ulaşmanın öyküsüdür Harşit gerçeği.
    Dizginsiz bir kısrak gibi kıvrıla kıvrıla akan Hartşit’in hırçınlığını örtbas eder diye GÜMÜŞDERE yakıştırması içimizden geçiyor bazan.
    Harşit’in zaman zaman azgınlaşan sularına gem vurulamaz mı? Evet diyemiyorum. Çünkü; ünlü bir halk deyimidir. “Selin önünde durulmaz” kaderci bir anlayışla Harşit’in bu deliliğine seyirci de kalınılamaz da öyleyse ne yapmalı, gelin birlikte irdeleyelim:
    * Taşkınlar hız kesici bentlerle kontrol altına alınabilir.
    * Sudaki kaybolmalara karşı belirli aralıklarla  parmaklıklar konulabilir.
    * Sivil Savunma Müdürlüğünde su timleri oluşturulabilir vb.
    Harşit (GÜMÜŞDERE)’in ıslahına gelince;
    Valimiz sayın DALMAZ’ın bir ıslah projesi olduğunu kendilerinden dinlemiştim. Daha çok temizliğe yönelik olarak Belediyelerimizde ki durağanlık; yerini aktif arayışlara dönüştürmeli;” Harşit Vadisi Belediyeler Birliği” oluşturulmalı ve ciddi manada bir ıslah projesi hayata geçirilmelidir.
    Öyleki:
    GÜSİAD üyesi sayın Yaşar TOPÇUOĞLU’nu bir İstanbul toplantısında Valimiz sayın Veysel DALMAZ’a içtenlikle anlattığı ve benimde yazmamı istediği önerisini dilerseniz sizlerle de paylaşalım.
    Kostan ve  Vauk dağından başlayarak Tirebolu’ya kadar uzanan Harşit Vadisi  bir master plan çerçevesinde, çevre etkinlikleri göz önünde tutularak Ekolojik denge sınırları içerisinde Harşit Çayı hem zaptı-rapt altına alınmalı hem de temizlenmeli. Atık sular dahil özellikle kanalizasyon suları açığa bırakılmamalı.
    Hele akarsuyun taşıdığı çöp ve benzeri atıkların dere boyunca yapıştığı yerleri adeta ziyaret çalısına dönüştürülmesine izin verilmemeli.
    Sonuç olarak, her ne kadar doğal ve tabi afetlere karşı koyacak bir güç olmasa bile zamanında alınacak önlemlerle, Harşit kolay kolay adamı yutamaz duruma getirilebilir.
    Bir süre önce kent olarak yaşadığımız acının izleri silindiğinde Harşit yine deliliğini yapacak, bizim “GÜMÜŞDERE” yakıştırmamızda rafa kalkmış olacak ama çektiğimiz acıların izleri belleklerimizden  hiç mi hiç silinmeyecek.