Yazdırdığınız Makale: SEÇİMLER VE EKONOMİ.


SEÇİMLER VE EKONOMİ

 
        Türk milleti, ekonomik alanda bir istiklâl mücadelesi vermek zorunda. Çünkü ekonomik istiklâlimizi bütünüyle kaybetmek üzereyiz. Tehlikenin boyutlarını anlamak için, şu ekonomik tespitleri yapmak yeterlidir.

        Dünyada milli gelire oranla en borçlu ve yüksek faiz veren ülkeyiz. Dış ticaret ve cari açığı, işsizliği, ithalatı en yüksek ülkeyiz. Gelir dağılımı en bozuk, dar gelirlileri en çok ezen ülkeyiz. Topraklarını, stratejik kuruluşlarını ve bankalarını, bağımsızlığı yok edecek şekilde yabancılara satan tek ülkeyiz.Peki biz savaş mı kaybettik de bu haldeyiz ? Diye haklı bir soruyu sormadan geçmeyelim sevgili okur.

        Bu seçim kampanyasında asıl konuşulması ve tartışılması gereken, işte bunlardır. Fakat büyük bir kurnazlıkla, gürültü ilgisiz, yersiz ve önemsiz alanlarda koparılıyor. Bazen de en hassas konular,  propaganda malzemesi olarak kullanılıyor. Meselâ terör ve teröre verdiğimiz şehitler gibi.

        Terör, sebep ve sonuç ilişkileri ile ele alınsa ve araştırılsa, ne âlâ. Bu da yapılmıyor. Terörün ekonomik, siyasi, kültürel  ve uluslararası boyutları hep gözardı ediliyor. Terör konusunda bilinmesi gereken ilk gerçek şudur: Terör, sömürücü güçlerin icat ettiği bir savaş türüdür. Teröre bu gözlükle bakmayan ve yaklaşmayan devletlerin hali, kukla ile uğraşan, kuklacıyı görmeyen insanın haline benzer. Dahası, sömürücü güçler,  terörle birlikte başka savaş türlerine de başvurmaktadır. Ekonomik, siyasi, kültürel ve psikolojik  savaş, bu türlerden birkaçıdır.

        ‘Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası  Örgütler\' konulu uluslararası sempozyumda konuşan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, "Günümüzde bir ülkenin silâhla başka bir ülkeyi işgal etmesi artık tercih edilen bir yöntem olarak kullanılmaktan çıkmıştır" demiştir.

        Genelkurmay Başkanının bir diğer tespiti de şöyle: "Tehditler devletten devlete olmaktan çıkarak asimetrik ve çok boyutlu hale gelmiştir. Bu yüzden diyorum, acaba soğuk savaş yerini karanlık savaşlara mı bıraktı". Genelkurmay Başkanının ‘karanlık savaş\' yöntemlerini sıralarken, birinci olarak "ekonomik manipülasyonları" sayması, gerçekten çok manidardır.

        Silâhlı Kuvvetler\'in ‘ekonomik güvenlik\' kavramını ortaya atması büyük bir değişime veya en azından büyük bir değişime yol açabilecek sorgulamaya doğru itileceğimizi gösteriyor". İstiklâl Mücadelesi, askerin öncülüğünde ve önderliğinde gerçekleştirildi. Anlaşılan o ki, ekonomik istiklâl mücadelesi de öyle olacaktır.

        İktidar olmuş siyasi partilerimizin hiçbirinde ekonomik bağımsızlık ve güvenlik konusunda bir duyarlılık görmüyoruz.Gören varsa beri gelsin.Hepsi Dünya Bankası ve IMF politikalarında hemfikir. Halbuki bu kuruluşlar, ekonomik işgalleri sağlamakla görevlendirilmişlerdir.IMF; Avrupalı ve Amerikalı para bankerlerinin kurmuş olduğu tefeci bir örgüt.

        Türk milleti, askeri işgale karşı verdiği İstiklâl Mücadelesi ile nasıl sömürülen milletlere örnek olmuşsa, ekonomik istiklâl mücadelesinde de örnek olacaktır. Çünkü, bu mücadelenin ne şekilde yapılacağını gösteren Milli Ekonomi Modeli var artık hayatımızda.

        Görene ...Köre\'ne !

        Eskişehir\'den selamlar...