ADIM ADIM BÜYÜK TÜRKİYE’YE DOĞRU...

Milletçe atlattığımız bu badirenin ikinci haftası içerisindeyiz. Geriye dönüp bakıldığında yaşananlar bir rüya gibi. Keşke de rüya olarak kalsaydı hatta onca güzel rüya görmek varken böyle bir durumdan rüya gibi olarak bile bahsedilmeseydi…

Önceki haftalarda niyetimiz yıllık iznimizi alıp memleket topraklarına doğru şöyle bir uzanmaktı ama kısmet olmadı. Vatan sağ olsun. Varsın vatan millet sağ olsun, yanmasın da izinler yansın.

15 Temmuz’dan bu yana yaşanan gelişmeleri televizyon ekranlarından an be an milletçe takip etmekteyiz. Gazeteciler, yazarlar, Siyasiler, Akademisyenler günlerdir olayın vahametini ekranlarda tartışmaktalar. Daha da tartışılacaktır. Kim bilir gün yüzüne geçmişin altında kalan nice gerçekler çıkacaktır. Millet meydanlarda vatan nöbetine devam etmekte…

Batı dilinden dillere dolaştırılan bir dini karalama adına “Siyasal İslam” telaffuz edilmekte. Boğaz kesen DAİŞ ile tank ile halkı ezen arasında ne fark olabilir ki. Eğer siz bunu İslam adına isnat ederseniz, DAİŞ’ten farkınız nedir? Bu manada bu kalkışımı “Siyasal İslam” hareketi olarak tanımlarsanız, İslam’a en büyük darbeyi siz vurmuş olursunuz… Maalesef ki bunu bu şekilde tanımlayan birçok yazar ve siyasi bulunmakta. Milletçe şiddetle reddediyoruz.

15 Temmuz gecesi aslında Türk Milletinin uyanış günüdür. Büyük Türkiye’ye doğru adım attığı gündür. Gönüllerin, yüreklerin tek bir ülküde birleştiği gündür. Geçmişte şiirlere dize olan,12 Eylül ihtilalinde çocuk kulaklarımızda çınlayan tınısıyla

“Bırak İhanet tam alnımdan vursun beni,
  İsterse karanlık zindanlarında boğsun.
  Eğer ölümüm getirecekse devleti,
  Bu canı koruyan nefse yazıklar olsun”

Sözleri 15 Temmuz gecesi Türk Milletinin asil duruşuyla hakkı verilmiştir.

Bunu söylerken de O gece darbeye karşı çıkan ve destek vermeyen vatansever subaylar ile safları arasında boşluk bırakmayan Polis Teşkilatının da hakkını teslim edelim. Eğer, Askerden bu darbeye karşı çıkanlar olmasaydı, Polis gücü içerisinde bir ayrılık yaşanmış olsaydı Millet bu duruma fazlaca engel olamayacağı da bir gerçektir. Milletin gücü kalkışıma yeltenenlere korku, diğer askerlere ve polis teşkilatına güven salması işin bütünleştirici tarafını oluşturmuştur. Artık bizlerinde çocuklarımıza torunlarımıza anlatacağımız onurlu ve şerefli bir hayat hikâyemiz var, mübarek olsun…

Belki biraz daldan dala olacak ama şunu da vurgulamadan geçmeyelim.15 Temmuz Gecesi Boğaz Köprüsünde yaşanan hadiseler dolayısıyla Köprünün İsminin 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değiştirilmesi kararı alınmıştır, çok ta isabetli olmuştur.
Yalnız bu sadece Boğaz Köprüsü ile sınırlı kalmamalıdır. Türkiye’nin 81 il ve ilçelerinde 15 Temmuz Şehitler ismi Mahallelerde, Caddelerde, Okullarda, Camilerde, Yollarda yaşatılmalı gelecek nesiller bu ismin nereden geldiğini merak etmeli ve sorgulamalıdır. Bu tarih hafızalara bir Çanakkale Destanı gibi kazınmalıdır. Bu haseple Gümüşhane merkez ve ilçelerimizde 15 Temmuz Şehitleri yaşatılmalıdır. İlk adım bizden başlasın…

57.Piyade Alayı gibi geri dönmeyi düşünmeyen Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz.

Son Söz Muhiddin İbn-i Arabi Hazretlerinden:

“Bizde büyük ya da güçlü olan kazanmaz oğul. Allah kimin yanındaysa o kazanır.”


Sevgi ve Saygılar…
YORUM EKLE