ARKADAŞ YADA DOST DENİNCE

Arkadaş ve dost üzerine yapılan tanımlamalardan aklımda yer eden ve kalanını birlikte hatırlayalım.

“Arkadaş yada dost” düştüğümüzde bizi düştüğümüz yerden kaldıran kişidir. Bir başka değişle de dinlenmek istediğinizde size uygun bir mekanda bu ihtiyacınıza olanak tanıyan kişidir diye de tanımlamak mümkündür. Yüzlerce tanımlama yapılmış olsa da bilinen o dur ki, arkadaş ve dost söz konusu olunca ortada güvenle sığınabileceğiniz bir yerden bir mekandan söz ediliyor demektir.
İnsanlar, yaradılış itibarıyla birbirinin desteğine yardımına ve dayanışmasına muhtaç oldukları için arkadaşsız kimse yok gibidir.

Dost ve arkadaş, inanın hayat yolculuğunda kendi arayış ve yol alışları sonrasında yalnızlaşan, sıradanlaşan yaşamında bir ümit kaynağıdır, bir sığınağıdır, dayanağıdır ve dinlenmek için mola verdiği güvenli bir istasyondur.

Yaşanmış bir olayla bu açıklamamızı pekiştirmeğe çalışalım. Kuşların göç yolları gözlemcilerinden Thomas Cork Atlas Okyanusunun bir yerinde milyonlarca kuşun havada çığlıklar atarak daireler çizdiğini görür. Bu kuşlardan yorulanların okyanusun dev dalgalarına atılarak intihar ettiklerine şahit olur.

Kuş bilimciler yaptıkları araştırmalara göre, göçmen kuşların farklı yörelerden gelerek okyanusun bu noktasında birleştiklerini keşfederler. Ancak intihar etmelerinin nedenini, çözemezler. Yıllar sonra anlaşılır ki bu trajik olayın yaşandığı yerde bir ada varmış. Depremde batan bu ada göçmen kuşların göç yolu üzerindeki dinlenmek için vaz geçemedikleri bir duraklama yeri imiş.
Kuşlar binlerce yıllık alışkanlıkla adanın yerini bilmekte, yorucu bir yolculuktan sonra aradıkları adayı bulamayınca yorgunluktan bitkin düşen bedenlerini çığlık çığlığa okyanusun derinliklerine gömmektedirler.

Şimdi hepimiz kendi kendimize soralım? Yaşamınız boyunca size rahat soluk aldıracak bir adamız yani, yolculuğunuzda size kapısını açacak bir dostunuz arkadaşınız oldu mu?
Şahsen kendim rahatlıkla oldu diyebilirim. Geçtiğimiz günlerde iki arkadaşımla birlikte yolumuz Erzurum’a düştü.

Erzurum bizim için bildik bir şehir. Öğretmen okulunu orada okudum. Gazi Ahmet Muhtar Paşa Ortaokulunda (GAMPO) öğretmenlik yaptım. Yani bildik bir diyar.

Yıllar önce Siirt Milli Eğitim Müdürü iken (1988-1991), Batman Milli Eğitim Müdürümüz sonradan aynı ilde Milli Eğitim Müdürü olan sevgili Nurullah Özkılıç ile birlikte görev yapmıştık. Aradan 26 yıl geçti. Alo! Nurullah bey dedim. Kendimi tanıtmama fırsat vermeden ses aşinalığından olsa gerek ooo. Hocam, müdürüm, nasılsın? Demez mi!

Kısaca öğretmenevinde mülaki (buluşma) olduk. Sohbetten sonra ayrılmak için izin istedik. El cevap: olur mu? Erzurum’a gel, cağ kebap yemeden git.

İkramı bol olsun. Ağırlandık ve yolcu edildik.

Hikayeyi uzattık, değdiğinden şüphem yok

Nurullah Özkılıç, Erzurum Büyükşehir (ESKİ) genel müdürlüğünden emekli. Matematik üzerine eğitim aldı. Ancak, şimdilerde Kur’an üzerinde çalışıyor. Arapça lisanını konuşup yazıyor. Öğrencileri hayret ediyor. Ya bizim hoca matematikçi ancak Din Felsefesi ve Edebiyatla uğraşıyor. Doğru Nurullah aynı zamanda güçlü bir ozan. Şiir kitapları var. (Şiiri 3. sayfada)

Şimdilerde mütevazi dershanesinde öğrencilerle, kitaplarla haşır neşir oluyor.

Buluşmaktan ve Erzurum’da bize dinlenecek bir mekan sunmasından Nurullah Özkılıç kardeşime dost ve arkadaş listesinin başında yer verdim. Bizden selam götürenlere de kapısını ardına kadar açacağına güvenim tamdır.

Bu duygularla Nurullah Özkılıç’ın şahsında ekmeğini yediğimiz ve ekmeğimizi kazandığımız Erzuram’a ve Palandöken dağlarına sonsuz selamlar.
YORUM EKLE