AYDIN AKDENİZ İLE SÖYLEŞİ: AYDIN AKDENİZ İLE SÖYLEŞİ

Aydın Akdeniz, gurbet ve sılayı aynı coğrafyada yaşayan bir Gümüşhaneli. Gümüşhane ve Trabzon Sayın Akdeniz için bir vücudun iki sevdası olmuş.

Zimonlu Kalaycı Fahri Usta’nın oğlu Aydın Akdeniz, bugün Gümüşhane ve Trabzon başta olmak üzere Türkiye’nin yer yerinde kendinden söz ettiren bir gönül eri, bir dost insan.

Sayın Aydın Akdeniz’le 2012 Eylül ayı sonunda bir söyleşi yaptık. Sizleri bu söyleşi ile baş başa bırakıyorum.

HASAN PİR - Aydın Akdeniz kimdir, hayat hikâyenizi bizimle paylaşır mısınız?
AYDIN AKDENİZ -
Evet isterseniz bu sorunuzun cevabını “Bir Ömrü Yazdım” adlı kitabımdaki hayat hikâyemle vereyim:



Anadolu’nun bereketli ancak bu bereketini cömertçe paylaşacak kültür ve medeniyete sahip cesur ve mert yürekli insanların oluşturduğu bir Anadolu Köyü olan Gümüşhane İli’nin Kale Beldesi’ne bağlı Akgedik (Zimon) Köyü’nde 12 Aralık 1952 tarihinde dünyaya geldim.

Geleneksel kalaycılık kültürünü yaşatan maharetli ellerin sahiplerinden Fahri Bey’in beş çocuğunun en büyüğüdür. Geçim sıkıntısının ata topraklarından gurbete taşıdığı hasretli yüreklerden birisi olan Fahri Bey tüm zorluklara rağmen büyük oğlu Aydın’ın iyi bir eğitim alması için pek çok zorluğu göğüslemek zorunda kalmıştır.

Aydın Akdeniz 1958 yılında Akgedik Köyü İlkokulu’nda eğitimle tanış olur. Tıpkı okulu gibi o da ilk olmanın heyecanını yaşar. Geçen yıllarla yarışırcasına kısa sürede ilkokul eğitimini tamamlar. Küçük yaşına rağmen eğitim arzusu onu köyünden uzaklaşmaya zorlar ve ortaöğrenimini tamamlamak üzere Gümüşhane Lisesi’nin Ortaokul bölümüne kaydolur. Küçük yaşta köyünden uzak kalmanın hüznünü yaşayan bu genç yürek iki yıl sonra köylerinin yakınındaki kale Beldesi’nde açılan Kale Ortaokulu’na nakil yaptır ve bir yıl sonra da buradan mezun olur.

Lise tahsili planları kurduğu sırada ekonomik sıkıntılar nedeniyle 1967 yılında Trabzon’a göç eden ailesiyle birlikte o da Trabzon’a gelir. Bu yeni mekânda eğitim özlemi dinmeyen Akdeniz, Trabzon Ticaret Lisesi’ne kaydolmasına rağmen ciddi ekonomik sıkıntı ile yüzleşince eğitimine ara vermek durumunda kalır.

Söz konusu dönemde kısa zamanda iş edinme fırsatı inşaatçılık olduğundan o da inşaatlarda sıvacılık yapmaya başlar ve 1972 yılında akrabalarından Gülsüm Sağlam ile nişanlanır. Anı yıl vatani görevini yapmak üzere orduya katılır. Denizli’de başladığı görevini 1974 yılında Diyarbakır’da Çavuş olarak tamamlar. Askerlik dönüşü Tercüman Gazetesi’nde çalışmaya başlar. Akdeniz Haber Ajansı (AKAJANS)’a girerek resmi şekilde basın hayatına ayak basar.
1975 yılında nişanlılık hayatını evlilikle taçlandıran Akdeniz bu evlilikten Hakan (1976), Akın (1981) ve Burak (1983) adlı üç çocuk sahibi olur.

Ancak eğitimini sürdürmekte kararlıydı Akdeniz. Bu nedenle 1983 yılında dışarıdan lise bitirme sınavlarına başvurarak Trabzon Lisesi’nden lise bitirme diplomasını alır.

Ciddi anlamda geçim sıkıntısı içerisinde olan ailenin onun eğitimini sürdürebilmesini sağlaması imkânsızdı. Ancak o eğitimini sonlandırmak niyetinde olmadığından her zorluğa rağmen üniversite sınavlarına girerek 1984 yılında Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümüne kaydolsa da ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle yüksek öğrenimini sürdürememiştir. Taşıdığı sorumluluğun idrakine varmış olan yazar arzularına ket vurarak eğitim ve aile yaşamına katkı tercihini aileden yana kullanarak eğitimini yarıda bırakıp aileye ekonomik katkı sağlamak düşüncesiyle gazetecik mesleğine tüm gönlünü vererek bu mesleğe muhabirlikle başlayan Akdeniz basamakları adeta tırnakları ile tırmalayarak gazetecilik gibi ulvi bir mesleğin en yüksek makamı olan Genel Yayın Müdürlüğü görevine yükselir. Halan de bu görevini sürdürüyor…

Hayatın tüm acımasızlığına rağmen eşi Gülsüm Hanım ve üç çocuğu ile mutlu bir yaşam sürdürürken Akdeniz 2009 yılında hayatın bir başka acı yüzüyle karşılaşır. Eşi Gülsüm Hanım yakalandığı amansız hastalık sonucunda rahmete kavuşunca bir süre bocalar. Ancak o da aynı yazgıyı paylaşan pek çokları gibi hayatın yeniden tesis edilmesi gerektiği anlayışıyla yine Akrabası (dayısının kızı) Songül Hanımla yeniden aile kurup, hayat mücadelesine kaldığı yerden kararlılıkla devam etmektedir.

HASAN PİR - Yazarlık hayatınızdan bahseder misiniz?
AYDIN AKDENİZ -
Bu sorunuzun cevabını da yine “Bir Ömrü Yazdım” kitabımdan aktarayım:

Akdeniz, diğer aile bireylerinin karşılaştıkları geçim sıkıntısını bertaraf edebilme düşüncesiyle kendisine bir iş edinme gayretine girerek genç yaşlarında 1975 yılında hayalini süsleyen habercilikle tanışır. Fiskobirlik Trabzon temsilcisi Mümtaz Günay’ın girişimiyle Tercüman Gazetesi’nin Trabzon bürosunda çalışmaya başlar. 1976 yılında AKAJANS’ın Trabzon Bölge temsilciliğinde muhabir olarak çalışmaya başlayan yazar kısa bir süre sonra AKAJANS’ın Trabzon Bölge Müdürlüğü ve Yankı Dergisi Bölge Müdürlüklerini daha sonra da Türk Haberler Ajansı (THA) Bölge Müdürlüğü görevini üstlenir. Bu görevini 1978 yılı sonuna kadar sürdürür.

Trabzon’da Anadolu Ajansı’nın Bölge Müdürlüğü’nün kurulmasıyla birlikte o da söz konusu ajansta muhabir olarak çalışmasını sürdürür. Ancak siyasi baskılar nedeniyle 4 Nisan 1994 tarihinde bu görevinden ayrılır. Aynı yıl Trabzon’un saygın yerel gazetelerinden Türksesi Gazetesi’nde “Genel Yayın Koordinatörü” olarak basın yaşamını sürdürmeye başlar.

Ömrünün önemli bir kısmını geçireceği bu gazetenin renkli çıkarılması ve bölge gazetesi olmasında önemli katkılar sağlar. 1994-96 yıllarında “Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyeliği” ve mali sekreterlik yaptı. Ardından 1996 yılında Trabzon’un basın hayatına yeni adım atmış olan “Karadeniz Olay Gazetesi”nin Genel Yayın Koordinatörlüğüne getirilir. Bu gazetenin teşkilatlanması ve yapılanmasında önemli bir rol oynar. Yazar, 1995 yılında yeniden bölgenin sesi olan TÜRKSESİ Gazetesi’nde göreve başlar ve halen bu gazetede Genel Yayın Yönetmeni olarak görev yapmaktadır.

Sadece gazete ile yetinmeyen yazarın çalıştığı gazeteler dışındaki kültürel faaliyetlerle de yakından ilgilenmiş, fırsat buldukça Ezgi, Kültür Vadisi Gümüşhane, Birlik, Karadeniz Günlüğü, Kıyı, Genç Kuşaklar, Manşet ve Yunus dergilerinde mesleki ve sosyal içerikli yazıları yayınlanmıştır. Üniversite eğitimini tamamlayamamış olsa da kalem kullanma becerisiyle kendinden söz ettiren yazarın sosyal yaşamı içerisinde teşkilatçılığı da dikkat çeker.



HASAN PİR – Bol ödüllü ve çok görevli bir gazetecilik ve sosyal hayatınızın olduğunu biliyoruz. Biraz bunlardan bahseder misiniz?
AYDIN AKDENİZ -
Yaklaşık 35 yıllık gazetecilik mesleğimde tarafıma verilmiş olan ödüllerden bazıları şunlardır:
1987 haber (1.lik) Trabzon Gazeteciler Cemiyeti
1988 Haber/fotoğraf (1.lik) Trabzon Gazeteciler Cemiyeti
1989 Haber (3.lük) Trabzon Gazeteciler Cemiyeti
1991 Haber (Mansiyon) Trabzon Gazeteciler Cemiyeti
1992 haber (Mansiyon) Trabzon Gazeteciler Cemiyeti
1994 Haber (1.lik.) Bayburt Gazeteciler Cemiyeti
1995 Haber (2.lik.) Gümüşhane Valiliği

Sosyal ve kültürel alanda üstlendiğim bazı görevler de şunlardır:
1- Ekim TV. Danışmanlık.
2- Türk ve Anadolu Basın Birliklerinde üyelik.
3- İdmanocağı Spor Kulübü Yöneticiliği(1987-
1992), 4 dönem. (Halen söz konusu spor kulübün-
de denetleme kurulu üyeliği devam etmektedir).
4- Karadeniz Yazarlar Birliği Genel Sekreter
Yardımcılığı, 1991-1992.
5- Karadeniz Yazarlar Birliği Meclis Üyeliği 1998
(Bu görevi halen devam etmektedir).
6- Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Başkan yardımcılığı ve Mali Sekreterliği
(1994-1998).
7- Gümüşhaneli Sanayici ve İşadamları Derneği
(GÜSİAD) Trabzon Şubesi kurcusu ve Genel Sekreterliği, 1998.
8- Gümüşhane ve İlçeleri Sosyal yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği başkanlığı, 1993-1997 arası.
(Halen söz konusu dernekte denetleme kurulu
üyesi olarak görevi devam etmektedir).
Ben aynı zamanda gazetecilik mesleğinde en büyük onur olan “Sürekli Basın Şeref Kartı” sahibiyim. Ayrıca “BİR ÖMRÜ YAZDIM” adlı bir de kitabım bulunuyor.

HASAN PİR - Gazetecilik mesleğinde geçen bir ömür… Mesleğinizden memnun musunuz?
AYDIN AKDENİZ -
Gazetecilik mesleğinde hem mutluyum hem de mutsuzum. Mutluluğu ve mutsuzluğu bir arada yaşıyorum. Asıl düşüncem Ziraat Mühendisi olmaktı. Ancak bu idealim olmayınca yine ziraat mühendisi kadar topluma katkı sağlayan gazetecilik mesleğini tercih etmek zorunda kaldım. Mesleğimde en çok araştırmacı olarak taramaya yönelik haberler yapmaya çalıştım ve hala daha devam ediyorum. Çünkü mühendis olsaydım belki Gümüşhane’nin bugün yok olmak üzere olan elmasına, dutuna, cevizine ve kuru fasulyesine daha çok katkım olabilir nedeniyle bu konuda büyük üzüntü duyuyorum. Gazeteci olarak bu ürünlerin dünya çapında marka olamamasının üzüntüsünü yaşıyorum.

HASAN PİR - Çocukluğunuz Gümüşhane’de geçti. Şimdilerde ise yılda bir kez de olsa köyünüzü ziyaret ediyorsunuz? Trabzon’dan Gümüşhane nasıl görünüyor?
AYDIN AKDENİZ -
Trabzon’dan Gümüşhane çok güzel görünüyor. Ancak bu güzel görüntü doğal güzelliği. Ekonomik olarak o güzel gelişmeleri göremiyorum. Aslında Gümüşhane Trabzon’un tüm tarih boyunca hep arka bahçesi olmuştur. Ancak, Gümüşhane’yi yönetenler Trabzon’un özellikle turizm potansiyelini Gümüşhane’ye yeterli düzeyde taşıyamamışlardır. Bu gelişim sağlanmış olsaydı Gümüşhane bölgenin en çok turist çeken ili olacaktı. Umarım bu potansiyel bundan sonra iyi değerlendirmeyle gerçekleşmiş olur.



HASANPİR-  Çocukluğunuzun Gümüşhanesi’nden neyi özlüyorsunuz?
AYDIN AKDENİZ -
Çok şeyler özlüyorum. Özellikle gelenek ve göreneklerini bayramlarını ramazan aylarını, düğünlerini özlüyorum. Maalesef bugün bu gelenek ve görenekler yok olmak üzere. Bırakın Türkiye’yi dünyanın belki de hiçbir ilinde ve köyünde misafir köy odası kültürü yoktur. Sadece bu kültür ben bildiğim kadarıyla Gümüşhane’de vardır. Gümüşhane’nin her köyünde bir veya iki tane köy odası bulunurdu. Bu odalar özellikle misafirlere hizmet ederlerdi. Gümüşhane böyle bir kültürle dünyaya örnek olmuştur. Ancak, günümüzde erozyona uğraması beni derinden yaralamaktadır. Bu kültürün yok olması inanıyorum ki ekonomik nedenlerden dolayı başka illere göç eden Gümüşhaneli hemşerilerimi de üzmektedir. Temennim göçün artık bitmesidir. Atalarımızın dediği gibi; “Kuşu Altın Kafese Koymuşlarda Ah Vatan Ah Vatan” demiş…

HASAN PİR - Uzun süredir Trabzon’da yaşıyorsunuz. Bir birine komşu iki ilde yaşamanın güzellikleri ya da zorlukları var mı?
AYDIN AKDENİZ -
Var tabii. Fazla zorlukları yok ama güzellikleri çok. Her iki il ekonomik ve coğrafi şartlar nedeniyle birbirini tamamlayan iller olmuştur. Trabzon Gümüşhane için her zaman ana merkezdir. Gümüşhane’nin Trabzon’a çok yakın olmasından dolayı fazla ekonomik gelişme gösterememesinden şikâyet edilse de ben bu görüşe fazla katılmıyorum. Burada bir eksiklik varsa Gümüşhane’yi şimdiye kadar yönetenlerin eksikliğidir. Sanayi olarak Gümüşhane gelişemese de turizm olarak Trabzon’un katkısıyla çok büyük atılımlar gerçekleştirebilirdi. Bugün Gümüşhane’nin tüm yaylaları Trabzonlu hemşerilerimiz tarafından kullanılmaktadır.

HASAN PİR - Gümüşhane – Trabzon çizgisinde geçen yaşantı sürecinizde yaşadığınız ilginç olaylardan bir veya ikisini bizimle paylaşır mısınız?
AYDIN AKDENİZ -
Tabi bunların sayısı çok fazla. Bunların en önemlisi Zigana Tüneli’nin yıllardır süren yapımı ve nihayet sonunda ulaşıma açılımı. Şöyle olmuştu. Daha gazeteciliğe yeni başlığım yıllardır. Yani 1975’li yıllardı. O Zaman Türkiye’nin en önemli en çok satan Gazetesi Tercüman Gazetesi’nin Trabzon bürosu muhabiriydim. Yani ve hizmete açılışı yıl hikâyesine dönen üç tane hükümet değişmesine rağmen Tüneli yapmanın çay kaşığıyla dağdan kaya almakla bu tünel 50 yılda bitmez. Hükümet ve Milletvekilleri neden ilgilenmiyor diye bir haber yapmıştım. O Dönemin Gümüşhane Milletvekili ve Tarım ve Köy işleri Bakanı olan rahmetlik Turgut Yücel çok üzülmüştü bu habere.. ‘’Ne yapılım yani ağaç değil dağı deliyoruz. Zigana’da dağ delip de tünel yapmak o kadar kolay değil.’’ demişti. Evet O dönemin teknoloji ve ekonomik şartlarıyla tünel yapmak gerçekten çok zordu. Kazma kürek ve 3 veya 4 adet de taşları kırmak için kullanılan Kompresörlerle tüneller yapılıyordu. Hatta Rahmetlik Babam bile tünel inşaatında çalışmıştı. Ancak bu güç şartlara rağmen Zigana tünelinin 15 yıllık bir yapımın süresinden sonra ulaşıma açılması ve o zamanın Balkanların en uzun tüneli diye de haber yapmak benim için önemli bir anıydı. Şimdiki teknoloji ile o zaman ki teknoloji bir değildi. Şimdi tünel açmak o kadar kolay bir iş oldu ki Çünkü çok iyi makineler geliştirildi. Dolaysıyla da Trabzon’la Gümüşhane arasında 15 tane tünel yapıldı. Şimdi bu teknoloji gördükten sonra Zigana geçidine ikinci bir tünelin yapılmasını isteyen bir gazeteci olmakta ayrı bir anı oldu bende. Bir değeri ise Gümüşhane Üniversitesi’nin açılması için yapmış olduğum girişimlerde özellikle Gümüşhane’de bazı kişiler tarafından tepki görmesiydi. Tepki de şöyleydi. “Üniversite gelecek bizim de huzurumuz kaçacak”‘ diye gerekçeler öne sürmüşlerdi. Şimdi ise Gümüşhane Üniversitesi açıldı. Acaba şimdi o gerekçeyi öne sürenler şimdi ne düşünüyor diye merak ediyorum.

HASAN PİR - Aydın Akdeniz’in üç doğrusu nedir?
AYDIN AKDENİZ -
Her insanın kendine göre doğruları vardır. Benim birinci doğrum, Gümüşhaneli olmak. Çünkü Gümüşhaneliler hep dürüst olarak bilinir. Umarım bizden sonraki nesilde bu Gümüşhane dürüstlüğüne sahip çıkarlar. 2. Doğrum her seferinde dönüp kendimle yüzleşebilmek. 3. doğrum ise belki de insan hayatındaki en güzel doğru bana göre kendini benimsemektir, ben buyum diyebilmektir..

HASAN PİR - Gençlere tavsiyeleriniz neler olur?
AYDIN AKDENİZ -
Gençlerimize söylemekten ziyade şu hatırlatmayı yapabilirim: Gümüşhaneli olarak dürüstlüklerinden hiçbir zaman taviz vermesinler. Hem kendileri için hem de insanlık için başaralı olmaya çalışsınlar. Gurbetteki gençlerimiz de en azından yılda bir kez de olsa ata yurtları olan Gümüşhane’ye gelsinler sılayı rahman yapsınlar. Böyle bir ziyaret hem Gümüşhane için hem de kendileri için çok önemli bir adımdır. Çünkü “geçmişini iyi bilmeyen insan geleceğe şekil veremez” derlerdi atalarımız…

HASAN PİR - Hobileriniz nelerdir?
AYDIN AKDENİZ -
Gümüşhane’yi ayda bir de olsa ziyaret etmek. İnsanlarla oturup özellikle Gümüşhane üzerine sohbet emek. Sivil toplum örgütlerinde görev almak. İnsanlara yardımcı olabilmek. Kitap ve gazete okumak.

HASAN PİR - Yorulduğunuzda nasıl dinlenirsiniz?
AYDIN AKDENİZ -
İşte o yorgunluğu bir türlü gideremedim. 37 yılık bir gazeteci olarak yorgunluğu hep geri planda tuttum. Dinlenmesini bir türlü beceremedim. Yorgunluk gidermek konusunda fazla becerikli olamamamın sıkıntısını hep ömrüm boyunca yaşacağım. Sadece uyuduğum zaman dinlenebiliyorum.

HASAN PİR - Sizin söylemek istediğiniz başka neler olur?
AYDIN AKDENİZ -
Trabzon’da 6 yıl Gümüşhaneliler Derneği başkanlığı yapmış bir kişi olarak özellikle iş adamlarımıza diyorum ki; hemşeri derneklerine sahip çıksınlar ki Bu dernekler yaşasın ve hemşerilerine yararlı faaliyetler yapabilsinler. Gümüşhane’de yaşayanlara da şu hatırlamayı yapabilirim. Bir araya geldiklerinde mutlaka Gümüşhane üzerine fikir alış verişinde bulunsunlar. Bu fikirler zamanla hizmete dönüşecektir.

HASAN PİR -Teşekkür ederim.
AYDIN AKDENİZ -
Asıl ben teşekkür ederim. Bana bu fırsatı verdiğiniz için. Sizin aracılığınızla tüm hemşerilerime selamlarımı göndererek saygı ve sevgilerimi sunuyorum.