AZMİN VE SABRIN ADI: NADİR ÖZER KAYA

“Azim ve sebat, insanların en büyük yardımcısıdır”
Hz. Ali (R.A.)

Gümüşhaneli gençler ata yurtlarından okumaya giderler ve aldıkları eğitim sonrası mutlaka doğdukları şehre olan vefa borcunu ödemek isterler. Öğretmen kendi okulunda ders vermeyi, doktor şehrinin hastanesinde görev almayı canı gönülden ister. İşte bu gençlerden biride eğitimci anne ve baba olan İlyas ile Şükran Kaya’nın evladı Nadir Özer Kaya’dır. Erzurum’da kimya üzerine yüksek tahsilini yapıp doğduğu topraklara kimyager olarak hizmet etmenin aşkı ve heyecanındadır. O yıllarda genlerinde var olan memleket sevdası ve heyecanı belki de ileride ona zarar verecektir ama o yılmadan, usanmadan büyük bir aşkla ilk olarak mezuniyeti akabinde evlerinin altında Nadir markasıyla çamaşır suyu ve deterjan, daha sonra Centilmen kolonyasını üretmeye başlar.

Bundan tam 19 yıl evvel Gümüşhane’nin endemik bitki örtüsünü sürekli araştırır, incelemelerde bulunur. Gümüşhane yayla ve dağlarının zengin ve bereketli florası onu cezp eder. Bir proje hazırlar ve KOSGEB’e sunar. Aldığı destekle 1996 yılında Gümüşhane Küçük Sanayi Sitesi’nde kurduğu Nadir Özer Çayları ile bu alanda üretime geçer. Kırsal alanlarda köylülerden satın aldığı kuşburnu meyvesi ile modern üretime başlar. İlk olarak kan basıncını düzenleme, romatizma ağrısını hafifletme, kanserli hücrelerin yayılmasını yavaşlatma, kolesterolü düşürme, şeker hastalığına çare, bağışıklık sistemini güçlendirme, cilde doğal parlaklık verme gibi birçok faydaları olan yüksek miktarda C vitamini içeren doğal vitamin kaynağı kuşburnu ile adını duyurur.

Sonrasında Başbakan Tansu Çiller’in güzelliğimi kuşburnu çayına borçluyum demesiyle şansı yaver gider. Ve ihtiyaca göre artırmak için araştırmalarını sürdürür ve akademisyenlerden fikir alarak çay çeşidini 20’ye çıkarır. Tamamen organik olması için bahçelerde değil kırsal alanlarda, kendi halinde yetişen yaban elmalarını toplamaya başlar. İkinci ürettiği elma çayı sonrasında papatya, nane, sarı kantaron, ıhlamur, ısırgan, yeşil çay, ada çayı, rezene, kekik, civanperçemi, ahlat, böğürtlen, ökse ve alıç gibi tamamıyla ilimizin yayla, mera ve kırsal alanlarında kendi halinde yetişen bitki ve yabani meyve çaylarını üretmeye başlar.

Evet, yanlış okumadınız yukarıdaki satırları. Bu mucizeyi gerçekleştiren insan bizim 1,50 boyunda amma kocaman yürekli ağabeyimiz Nadir Özer Kaya’dan başkası değil. O doğduğu topraklarda yaşamayı ve bu şehre bir şeyler vermeyi istiyor. Ve bu ürettiği çaylar inanın Gümüşhane’nin ilk ihraç ürünleri olarak bir zamanlar gurur kaynağımızdı.
Şimdi üretim ve hammadde aşamasında tamamen tırnaklarıyla kazıyan ve her türlü ekonomik ve bürokratik etmenlerle uğraşan, reklam ve pazar sıkıntısıyla boğuşan Nadir Özer Kaya ağabeyimizin yanında olmamız gerekiyor. Daha modern imkânlarla daha çok pazara ulaşılması gerekiyor. Elma sirkesi, limonata gibi yan alanlarda projeleri var ama Nadir ağabeyimizi zannımca küstürdü bu şehir. Gümüşhane’de yakın illerde bazı işyerlerinin raflarında olması yeterli değil. Migros, BİM, Şok, A101, Tansaş, Kilpa gibi büyük şirketlerle çalışılması elzemdir. Bu bağlamda memleketimizin duayen ismi Aydın Doğan’ın bu değerli ağabeyimize küçük bir el atması şehrimiz adına büyük bir sektör kazandırmış olacaktır. 

Küçük bir not olarak şunu paylaşmak isterim ki; geçen haftaki Merhum Muzaffer Demirhan yazıma -bu şehirde değerli bir isim olduğunu zannettiğim- bir isim tarafından yapılan yorum sonrasında en büyük hastalığımız olan kıskançlığa ve çekememezliğe bağlı olarak bu şehrin değerlerini hakir görme ve onları itibarsızlaştırma adına emin
adımlarla yürüdüğümüz sürece Nadir Özer Kaya gibi isimlerimizde tarihin tozlu raflarına maalesef unutulacaktır.

Her şeye ve her türlü mobbinge rağmen biz Nadir Özer Kaya gibi beyniyle, emeğiyle, alın teriyle üreten her hemşerimizin yanındayız. Hem de sonuna kadar. 
YORUM EKLE