Bazı İlişkiler İncelmediği Yerden Kopar

Eskiden, “İyilik yap, iyilik gör.”, “Ne ekersen onu biçersin.” gibi cümlelere kayıtsız şartsız inanarak yaşıyordum. Sonra baktım o iş öyle değil. İyi niyet iyi sonlar için her zaman yeterli olmuyor. Yani maymun gözünü açtı.

Hayatta her şey mümkün. Bugün dostun olan yarın hasmın olabiliyor. İnsanlar yavaş yavaş birbirine olan güvenini, işte böyle kaybediyor.  Oysa ilişki karşılıklı güvene dayalıdır, yani öyle kolay harcanabilir bir duygu değildir güven, olmamalıdır.

Dostluk hasımlığı döver mi? Aslında döver; insanlar her zaman sizin en son yaptığınız iyiliği hatırlarlar. İnsanoğlunun beyninde kötülükleri unutmaya meyil vardır çünkü ve hamurunda sevgi vardır. Ama bütün kavgalar, kırgınlıklar, düşmanlıklar bir iyilikle unutulabilirken ve burnumuzun ucunda ölüm diye bir gerçekle yaşarken, insan nasıl iyilikten uzaklaşılabiliyor, hasımlık besleyebiliyor…  İnanın ömrümün son birkaç yılı en fazla bunu düşünmekle geçti. Ne yazık ki çözemedim. Her gün mezarlığa bakıp da ölümü görmemek sizce de körlüğün en büyüğü değil midir?

Bencillik var sonra. Ben mutlu olayım, ben üzülmeyeyim, ben kazanayım, benim gururum, benim onurum… Bencil insan için sen yoksundur, senin mutluluğun, onurun, üzüntün…  Hiçbiri onun egosundan daha önemli değildir.

Egolar(ki kendileri en çok sahibinin canını yakarlar) ilişkinin dışında kalamıyorsa, orada gerçek olan hiçbir şeyin varlığından bahsedemeyiz; sevgi, saygı, samimiyet gibi.

Acı tecrübeler yaşayıp, üzülmekten korktuğu halde üzmekten gocunmayan, kendi hatalarını daha kendi bile bağışlayamadığı halde affetmeyi bilmeyen, hele özür hayatında dilememiş insanlar tanıdıkça dönüp kendimi sorguluyorum. Affetmeyi bilmemek mi kusur affetmeyi öğretememek mi?

Hata yapmanın insana özgü olduğunu unutup, bu kadar hata yapmaktan korkmak,  hataları affedebilen insanların azlığındandır bana göre. Çocukluğundan yetişkinliğine kadar yirmi hata yapmışsa on yedisi affedilmeyen birinden, bağışlayıcı olmasını beklemek pek mantıklı değil. İnsanlara hatalarını düzeltme fırsatını onu yaratan Allah bile tanırken, dönün ve bu kibirli duruşun hayatınızdan neler götürmüş olabileceğini bir sorgulayın derim. Ölebiliyor insan.

Elbette sürekli tekrarlanan ya da ciddi anlamda kabul edilemez hatalardan bahsetmiyorum. Ancak o kadar basit hatalardan ötürü biten ilişkiler, dostluklar var ki. Bir bakmışsınız kardeş kardeşe düşman kesilivermiş, aynı ekmeği bölüştüklerini unutup. Evlat, annesine sırtını dönmüş, aylarca sütünü emdiğini unutup. Başka örnek vereyim mi? Evladın annesine küsebildiği bir dünyadan bahsediyorum.  Gerisi olsa olsa hikâye olur; “İncelmediği yerden kopan ilişkiler.”

Kendini yetiştirmenin, karakterli birey olmanın; akıl, samimiyet, iyi niyet, sadakat, merhamet gibi duygulara sahip olmanın, güzellikten, paradan, mevkiden daha kıymetli ve hayatı daha yaşanılası kılan şeyler olduğunu kavradığımızda hepimiz daha mutlu bireyler olacağız. Daha az savaşan, daha kendiyle barışık. Daha faydalı ve daha onurlu. Egolarını duygularının önüne geçirmeyen.
İnceldiği yerde, daha sıkı düğümlemeyi bilen bireyler.

Hamiş: Maymun gözünü açtı. Açtı ama maymun hala aynı maymun, göz hala aynı göz. Onunki sadece farkındalık.
YORUM EKLE