Bir Gümüşhane hikayesi 'Pestil'

Önce Yıl dolanıp mevsim değişir, dut ağaçları sabahın ilk ışıklarında sulanır, güneş su ile dolu dutlara ışığını katarak olgunlaştırır bu şeker tanelerini. Vakti dir deyip, yere sergiler serilir, güçlü kolları ile Gümüşhaneliler sallar dut agaçlarını. Yeryüzü ile koklaşır dutlar, sergiler toplanır, dolar tenekeler. Daha çocuklar uyanmadan yakılır odunlar kaynar kazanlar. Doğanın pişirdiği dutlar bir kez daha geçer bu zorlu geçitten, artık ayrılma vaktidir kokudan, renkten ve taddan. Karıştırır tahta kepçeler, bıraksın son demine kadar ne varsa doğadan diye. Geriye kalan yine bir sudur, ama bu sefer cefanın sefası renkli, kokulu ve şerbetli. Katıştırılır diğer öğeler şıranın içine , döner kepçeler , kaynar kazan ve hayat gibi yavaşlar an be an. Nihayet 'Şıra' olumuştur 'Herle'. Artık uyanma vaktidir çocuklar için. Erken koşanlar kazan başında 2. tabağı alma şansına sahip olabilmişlerdir. Senede bir kaç defa yapılan kahvaltı gibidir Herle, karıştırılır fındık ve cevizle serilir bezlere. Beklenir kuşlardan, kurutulur güneşte . Bir gün geçer, kurumuş pestiller ıslatılarak çekilir bezlerinden. Marifettir bütün haliyle çıkarmak pestili bezden. Kuruyan pestiller itina ile sarılır, konar tenekelere kaldırılır kiler raflarına. Şarttır açılmaz tenekeler kar yağana dek, ki o gün yağınca kar koşar çocuklar annelerine," - Kar yağdı, Kar yağdı" . Anne bilir nedenini, etmez bir kelâm, açar tenekeyi ... Sobanın çıtırtısı eşliğinde yenir buram buram yaz kokan pestiller. Dışarda kış mevsimi, içerde yaz. Yıl dolanmaya devam eder, taaaaki bitinceye kadar tenekeler.


Adem Ezber 2017 / Gümüşhane

YORUM EKLE