Bir şehri tanımak

Bir şehri tanımak; Tabiatı, doğa harikası, çeşmeleri, köprüleri, mesire alanları tarihi turistlik mekanları, hanları hamamları ve yöresel ürünlerinin bulunduğu cadde ve sokakları ile tanımak olsa gerek.

Çoğumuz tatil planları yaparız. Bazen kış bazen de yaz mevsiminde. Deniz kum ve kumsalı tercih edenlerin yanı sıra doğa güzellikleri yerel ürünleri ve tarihi yerleri de tercih edenler oluyor.

Yıllar önce bir TV programında Bandırma Belediye Başkanının ilçeyi tanıtım amaçlı konuşmasını dinledim.  Bir ilçe ancak bu kadar anlatılır. Yöresel yiyecek ve içeceklerinden, tarihi eserlerinden, şehrin mimarisinden ve temiz piknik alanlarından bahsetti adeta hayranlıkla dinledim. 

Birbirinden farklı güzellikleri barındıran şehirlerimizin yanı sıra; Uzun çarşısı Gaziantep, Beş minaresi Bitlis, Gümüşhane konakları, Şehrin beş hali Sivas, kültür sanat şehri Eskişehir, “Elveda şehir” Kayseri gibi türkülere ve kitaplara konu olan illerimiz var. 

Bir Beypazarı ilçenin sadece kendine has mimari evleri ve yöresel ürünleri ile yaz mevsimin de iki milyon civarında yerli ve yabancı turist çekebiliyor.

Akyaka yine öyle. Sadece “Sanat Sokağı” yetiyor Akyaka’nın. O sokakta elişi çantalar, cüzdanlar, el yapımı hediyelik eşyalar, fotoğraflar, ebruli desenler, cam sanatları ile cazibesini arttırıyor.

Birçoğunuz bunları biliyor ve görmüş olabilirsiniz. Benim burada vurgulamak istediğim bir Gümüşhaneli olarak yerli ve yabancı turistler ilimizi neden tercih etmeliler?  Sorusu ve cevabıdır.

Gümüş kentin gümüş takılarının yer aldığı bir gümüş sokağı, el yapımı göz nuru ürünlerinin sergilendiği sanat sokağı, yöresel ürünler ve hediyeler çarşısı olsun istiyorum.

Özellikle yaz mevsiminde canlı ve hareketli olabilecek hem ailelerin bütçelerine hem de şehrin ekonomisine katkıda bulunabilecek bir imkan sunulmalıdır.

Örneğin Pestil ve köme ile sesimizi duyuruyoruz. Ancak sadece bunu  fabrikasyon üretim ile şehrin girişlerinde devasa tesisler şeklinde görebiliyoruz. Köme ve pestillerin el yapımı pazarı şeklinde Gümüşhane klasiği oluşturmalıyız. Bu ve benzeri yöresel lezzetlerinin tanıtımına da fırsat verilmiş olacaktır. 

Çocukluğumdan bildiğim gudu (güveç), Gümüşhane merkeze bağlı Dölek köyünde yapılmaktaydı. Özellikle ramazan aylarında halk arasında gudi olarak bildiğimiz güveç yemeyi bu kapta pişiriliyordu. Güveç şehrimizin bir kültür öğesidir.

Önceden gudileri dölek köyünde ustaca yapan bayanlardı. Bugün itibari ile sayıları azaldı hatta unutulmaya yüz tuttu. 

Gümüşhane de gudi üreten bu köyün hammaddesi yeniden ele alınmalı ve yeniden hamarat ellere bırakılmalıdır.

Gümüş Kentimizin önemli turizm bölgesi olan; Limni Gölü, Örümcek Ormanı, Kent Ormanı, Tomara Şelalesi, Kuşakkaya Tepesi, Karaca mağarası gibi bizim bildiğimiz ancak memleketimize gelen ziyaretçilerin bilemediği bu güzelliklerin şehrin merkezinde tanıtıcı bir faaliyeti veya görsel tanıtımlarının yapılacağı simülasyon merkezi olmalıdır.

İl ve İlçe belediyeler haftanın belli günlerinde toplu taşıma aracı hizmeti ile bu güzellikleri insanlara sunmalıdır. Daha çok akıllarda yer edinebilmesine katkı sunacak tanıtım ve katkı amaçlı mekanlara çok ihtiyaç var.  “Gümüşhane Turizm Merkezi” kurularak bu tür faaliyet ve projeleri hayata geçirebilir. Bu komite aynı zamanda yerel ve ulusal basın aracılığı ile periyodik olarak ilin tanıtımını, tarihini, tarihe damga vuran isimlerini köy ve ilçelerini fevkalade anlatabilir.

Bu şehre borcumuz var diyen herkese buradan seslenmek istiyorum.

Başta Kent Konseyi olmak üzere, yerel yönetimlerin, Gümüşhane Ticaret ve Sanayi Odasının, Üniversitemizin, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğümüzün ve sivil toplum kuruluşlarının bu tür projelere önem vermesini diliyorum. 

Şehrimizin değerlerini ortaya çıkaralım hak ettiği tanıtımı yapalım bu şehri seviyoruz.

YORUM EKLE