BOŞA GEÇEN ZAMAN

Sahip olduğumuz en büyük nimetlerden biri olmasına rağmen en kolay harcadığımız şey hiç şüphesiz ki zamanımızdır.

Ünlü bilgin Amr Bin Abdulkays’a birgün biri gelir. Asıl amacı eğlenip hoş vakit geçirmekmiş. Onun yanlış maksadını anlıyan bilgin: “Güneşi durdur der.” Adam şaşırır. Sonra bilgin şöyle devam eder:

“Güneşi durdur ki seninle birkaç dakika çene çalayım. Zaman çok önemli. Zaman geçti mi bir daha geri getiremeyiz. Bu hiç bir şeyle karşılanamayacak zarardır. Çünkü her zamanın kendine mahsus işi vardır.”.

İnsan ömrü üç etaptan ibarettir. Bu etaplar, çocukluk, gençlik ve ihtiyarlıktır. Ömür ise ebediyet yolculuğunda tek sermayedir. Zamanı boş yere harcayıp zayii etmek bir daha elimize geçmeyecek olan bu sermayeyi israf etmektir. “İki günü eşit olan zarardadır” Hadis-i Şerif  ile de anlatılmak istenen  gerçekte budur. Buna göre, zamanını iyi değerlendirip sermayesine katmayan ise hepten zarardadır demektir..

Boşa geçen zaman… Yani zamanın kıymetini bilmeden geçirilen vakit. Yada ertesi gün telafi edilmezse ziyana sebep olacak olan zaman..

İnsanlar görüp geçiremeyeceği, belli olmayan geleceğin belirtileri ile değil içinde bulunduğu anın sorumluluğu ile yaşamalı vaktin gerekleri ile yükümlü olduğunun bilincinde olmalıdır. Vaktin şartları değişse de kişi kendine emanet edilen vaktin ve benliğinde var olan akli servetin kıymetini bilmelidir. Kısacası kişi zamanını boş işlerle geçirmemelidir.

Efendim… geçen gün kitap karıştırırken şu tümceyle karşılaştım. Diyor ki:

“Biz hep zamandan şikayet ederiz. Birde zamanın dili olsa da konuşsaydı, acaba o kimden şikayet ederdi?”

O zaman düşündüm ve kendi kendime, “herhalde benden şikayet ederdi” dedim. Muhterem okuyucular! Hayatımızda ne yazık ki öylesine boş ve zararlı uğraşlar vaktimizi çalıyor ve günümüze hakim oluyor ki buna üzülmemek elde değil…

Zaman benden şikayet ederdi dedim ya! İşte bununla ilgili geçmiş zaman tünelinde bir yolculuğa çıktım. Nerelere ulaşmadım ki. Birkaç üniversite bitirebilirmişim. İş hayatına atılıp zengin olabilirmişim, gezip görmediğim yer kalmaz mışmış. Buna benzer şeyler ve keşkeler. Bu sessiz dalış ve keşkelerle geçirdiğim vakit farkında olmadan tam bir saatimi aldı. Oysaki. Bu bir saatlik dilimde önümdeki kitaptan 20 sayfa daha okuyabilirdim. Bu uğraşı bendeniz ve sizler her gün tekrar ettirmiş olmamız yılda 7000 sayfa okuma anlamına gelir ki buda orta büyüklükte 18 kitap eder. .

Büyük kaşifler buluşlarını gün içinde değerlendirdikleri küçük zaman dilimi içerisinde gerçekleştirmişlerdir.Ünlü bilginlerden  Arşimet  kendi adıyla meşhur sıvıların kaldırma gücü kanununu hamamda yıkanırken buldu..Keza, Faraday kitapları  ciltlemekle meşgulken boş zamanlarını  deneylerle geçirirdi. O sıralarda bir arkadaşına yazdığı mektupta: “İstediğim tek bir şey zamandır..Ah!..kibarlarımızın, israf ettiği saatleri hatta günleri satın almak mümkün olsaydı” diyordu. Dolayısıyla, birçok büyük adam en küçük zamanlarını boş geçirmedikleri halde binlerce genç kız ve erkeğin bütün bir aylarını hatta yıllarını boş geçirmeleri ne acınacak şey değil mi?

Oysaki. Orta derecede yetenek sahibi bir adam boşken veya kahvehanelerde domino, okey yada pişpirik oynayarak geçirdiği saatlerden birini faydalı bir işe ayırsa, olduğundan daha başka değerde bir insan olabilir. Her gün bir saatlik çalışma on yılda cahil bir adamı kültürlü bir adam haline getirebilir. Demem o ki: Birçok insanın her gün eğlence adı altında geçirdiği, bir saat, iki saat, dört, altı saatini faydalı bir işle değerlendirmiş olsa nasıl parlak sonuçlar vereceğini varın siz düşünün.

Unutmayınız! Dünya üç gündür. Dün geçmiştir. Elinde ondan bir şey yoktur. Bugün içinde bulunduğun zamandır. Bunu ganimet bil değerlendirmeye çalış. Yarın gelecektir yetişip yetişmeyeceğin meçhul. Yapılması gereken şey, boş zaman yoktur deyip içinde bulunduğun zamanı önce kendin sonrada insanlık için değerlendirme çabası içinde olmak.
YORUM EKLE