Bu Yüzden Aşklarımız Bile Beş Para Etmiyor

Gümüşhane’ye ilk internet kafenin açıldığı günleri hatırlıyorum da; ne kadar büyük bir değişiklikti. Sel-Nur internet kafe. Yanlış hatırlamıyorsam içerisinde 6 tane bilgisayarın olduğu küçük bir yerdi. E bilgisayar almak zordu o yıllarda. Birçok arkadaşımın ilk bilgisayarı orada gördüğüne şahit oldum. İlk orada kullandılar. Ben o yıllarda bilgisayara çok yabancı değildim ancak arkadaşlarım gibi bende bir şeyle ilk defa karşılaşıyordum; İnternetle. Klavyenin tuşlarına ne kadar büyük bir heyecanla bastığımı halen oldukça net bir şekilde hatırlarım. Arkadaşlarımın aksine internet kafeye gittiğimde oyun oynamaz, daha çok internette gezinir, yeni siteler keşfederdim. O yılların hani çok yavaş açılan, oldukça basit ve sınırlı internet sitelerinde…

İnternet kafelerin hayatımıza girmesiyle beraber büyük bir değişim yaşandı. İlerleyen yıllarda sayıları arttı, fiyatları biraz daha makul seviyelere indi, e bizde daha çok gider olduk. Gümüşhane’nin dağları arasında sıkışıp kalmış bir avuç çocuktuk ki; internet sayesinde yabancı ülkelerden bile arkadaşlar edinir, insanlar, şehirler, yaşamlar öğrenir olduk.

Ve günümüze gelirsek, artık internet üzerinden görüntülü bile görüşebiliyoruz. Eskiden yaşadıkları ülkeleri yazarak anlatmaya çalışan arkadaşlarımız, tabletlerini alıp sokağa çıkıyorlar ve bizimle birlikte yürüyorlar. Facebook, twitter, swarm, wordpress gibi bazı internet siteleri günümüzde hayatın olmazsa olmazları haline geldiler. Eskiden internetin olduğu bir ev bulmak zorken, artık evdeki büyüklerimizin bile sosyal medya hesapları var. Gün boyu sosyal medya hesaplarımıza yapışıp kalıyoruz. Yüzümüzü yıkadıktan sonra bakmaya başlıyor ve yatana kadar onunla birlikte oluyoruz.
Bir taraftan işimiz kolaylaşıyor gibi görünüyor. İnsanlarla daha hızlı iletişim kuruyor ve insanlara daha hızlı bağlanıyoruz. Ancak hayal kurmaya vakit bulamıyoruz. Her şeye sahip olmaya başladıkça hayal gücümüzü yitiriyoruz. En büyük suçlumuz teknoloji deyip kolaya kaçmakta pek ala mümkün ama dürüst olalım suç sadece teknolojinin değil, suç bizim. Aşklarımız bile artık değersiz. Günlerce, aylarca sevdiğinin hayalini kurup ondan gelecek tek bir kelimenin hasretiyle yanan aşıklar kalmadı. Özlemiyoruz. Hayalini bile kurmuyoruz. Artık değil yazışmak, her saniye görüntülü konuşabiliyoruz. Özlemeye ve hayal kurmaya vakit bulamadığımızdan aşklarımız bile beş para etmiyor. Kolay vazgeçiyoruz.

Halen bir bilmece gibi dursa da önümüzde, “Teknoloji hayatı kolaylaştırıyor mu, zorlaştırıyor mu?” sorusu; benim dikkatimi çeken şey insanın artık çeşitli ağlara bağlı kalarak sürekli öğrenmeye yani sürekli yeni bilgi edinmeye daha çok ihtiyaç duyuyor olmasıdır. Hani hep derdik ya eskiden bilen insan aranıyor diye, günümüzde sadece bilen değil bilgiye daha hızlı ulaşabilen insan aranıyor. Ancak öyle zannediyorum ki yıllar sonra bu da yetmeyecek. İnternet gibi hayatımıza katılan her yenilik bizleri zamanla daha hızlı değişime zorlayacak. Yani gelecekte değişim hayatımızda daha fazla rol oynayacağa benziyor. Bu yüzden gelecekte ise değişime kolay ayak uyduran insanları arayacağız.

YORUM EKLE