ÇOCUK YETİŞTİRME SANATI

İnsan,sevgi ve onun sihirli gücü sayesinde bir çok işini yoluna koymuştur.Sevgi sayesinde, içine düştüğü kötü durumlardan, bedensel ve ruhsal hastalıklardan kurtulmuştur. Yaşamın bu yapıcı, onarıcı ve sürükleyici gizil gücü, en karmaşık toplumsal olaylarda ve problemli bireylerde bile,her kapıyı açan sihirli, gizemli bir anahtar olmuştur.

Sevme yeteneği sevile sevile kazanılır.Sevilme duygusunu yeterince tatmamış bir insanın, başkalarını sevebilmesi oldukça zordur. Bundan dolayı, başta anne baba olmak üzere bütün büyüklerin ve eğitimcilerin özellikle çocuk yetiştirmedeki yöntem ve teknikleri ,sevgi merkezli olmalıdır.Çünkü, toplumda sevgiye en muhtaç kesim çocuklardır. Ve onları hayata hazırlamak, gerçek anlamda  bir sanat icra etmektir.  Bu icrada  doğumla birlikte aile ortamında başlayan çok önemli bir süreçtir.

Bir gün bir adam, Pedagog’a şöyle bir soru sorar: “Çocuğumun eğitimine kaç yaşında başlamalıyım?” Pedagog: “Çocuğunuz kaç yaşında?” diye sorar. Adam: “Bir yaşında,” der. Pedagog’un cevabı çok çarpıcı olur: “Bir sene geç kalmışsın dostum!” der.Hakikaten,çocuk yetiştirmek bir sanattır. Hem de dünyanın en zor, en yorucu fakat en güzel ve en keyif verici sanatı. Fakat  çocuk yetiştirmekle, çocuk büyütmek arasında çok fark vardır. İkisi asla  aynı şeyler değildir, tıpkı bakmakla görmenin aynı şey olmadığı gibi.

Eğitimci Pestallozi de çocuk eğitimini çiçek yetiştirmeye benzetmiştir. Yetiştirici, toprağı kazıp tohumu eker. Filizlenmesi için gerekli koşulları sağlar ve bekler. Yeşeren bitkiyi kötü dış etkilerden korur. Zamanında sular, gübreler, toprağı çapalar, asalak otları ayıklar. Kısacası bitkisine sevgi ve özenle bakar. Ama ne çok dokunup örseler, ne de başıboş bırakıp kurutur. Çocuk yetiştirmek de bir bakıma bu denli sade ama beceri isteyen bir iştir. Her şeyden önce ilgi, sevgi ve sağduyu isteyen bir iş.
 
Tamda burada, Doğan Cüceloğlu'nun 'Yeniden insan insana' adlı kitabındaki tespitlerini paylaşmak yerinde olacaktır. İşte,Cüceloğlu’nun çocuk eğitimiyle ilgili sıradışı önerileri;

Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, Kınama ve ayıplamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, Kavga etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa , Sıkılıp utanmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, Kendini suçlamayı öğrenir.
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, Sabırlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse, Kendine güven duymayı öğrenir.
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, Takdir etmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, Adil olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, inançlı olmayı öğrenir.
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, Kendini sevmeyi öğrenir.
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.

Kısacası;bir çocuğu yetiştirirken, paylaşmayı, saygıyı, doğruyu, yanlışı, empati kurmayı öğretmeli.Pencereye baktığında, penceredeki lekeyi değil pencerenin arkasını görebilmeyi, kendine güvenen kendiyle ve etrafıyla barışık birey olmayı öğretilmelidir.  Sağlıklı, başarılı, anlayışlı, gülen yüzlerin olduğu bir toplum için öncelikle her anne baba görevini hakkıyla yerine getirmeli. Unutulmamalı ki, mutlu bireyler mutlu aileyi, mutlu aileler mutlu bir toplumu oluşturacaktır.

Selam ve Sevgiler…
YORUM EKLE