Da Vinci'de İslam Gerçekliği

Dan Brown'ın Da Vinci Şifresi kitabını okumuşsunuzdur.

*

Kitapta bizi ilgilendiren birçok bölüm var, ama bunların en önemlisi, Hristiyanlığın İslam karşısındaki durumunu anlatan Sangreal Belgeleri ve ilk İncil’le ilgili kısımlardır.

*

Bu belgeler Hristiyanlığın bugünkü din olmadığını söyler. İnsanların yazdığı İncil kitabının uydurma olduğunu ortaya koyan asıl İncil, sonradan ortaya çıktığında,  kiliseler ve papalık telaşa kapılıp onu yok etmenin peşine düşmüşlerdir. Çünkü bu incilin hesaba katılması, Hristiyanlığı temelinden yıkacak büyük ve çok dehşetengiz bir durumdur. Bu İncil’de, Hz. İsa'nın İlah değil, Allah'ın bir kulu ve resulü olduğunu, Magdalalı Meryem ile evlendiğini, çocukları olduğunu yazar. Yani Tanrı, Kutsal Ruh, İsa üçlemesi diye bir şey yoktur ve Hz. İsa, bu İncil’e göre bizim peygamberimiz gibi, peygamberlik özelliklerine sahip bir insandır sadece. Hz. İsa öldürülünce, çocuklarının Fransa'ya kadar gidip oraya yerleştiklerini ve soyunun orada gizlice devam ettiği, söylenmektedir.

*

İlk İncil, Hz. İsa’nın Kur’an’daki tanımına işaret ederken, buradan geleceğimiz nokta şudur: İslam dini Hristiyanlık ’tan sonra zuhur etmiş, olmasına rağmen, o dinin anlayışına sahip değildir. İslam’ın gerçekliği bu noktada kendini kuvvetli olarak göstermektedir. Çünkü beşeri öğretiler, yaygın ve büyük bir kabulün karşısında zıtlaşmayı göze alamazlar. Ancak ilahi bir güç, bu baskın ama yanlış yoldan alıkoymak için, insanları mücadeleye yönlendirir. İslam, İlahlaştırılmış bir İsa karşısında bize, bizim gibi bir insan olan ve Cebrail vasıtasıyla,  Allah’ın bizlere, doğru yolu göstermesi için seçtiği bir insanı sunuyor. Bu çok önemli bir durumdur.

*

Bugün İslam dinin içine, insanın kutsallığını sokmaya çalışarak, kendilerine evliyalar, enbiyalar, şeyhler, ermişler, efendiler yaratanlar, sadece bu sapkın Hristiyanlığın taklidini yapmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

*

Peygamberimize hitap ederken, “ De ki: «Ben kendim için, Allah’ın dilediğinden başka, ne bir faydaya, ne de bir zarara muktedir değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, elbet daha çok hayır yapmak isterdim ve bana hiç bir fenalık da dokunmazdı. Ben îman edecek her hangi bir kavme, azap ve müjdenin habercisi olmaktan başka bir şey değilim.» diyen Kur’an’ın Araf Suresi 188.Ayeti’ni, bunlar görmezler mi? Görmezler mi ki peygamberimiz bile, elçi oluşunun dışında sadece bizim gibi bir insandır. Peygamberimiz böyle olduğu halde, kendine olmadık ilahi sıfatlar, arkasına da aldanmış insanlar takıp ortada dolaşanlar, Allah’ın ayetlerini çiğneme hadsizliğine düşen zavallılar, günahkârlar değiller midir?
YORUM EKLE