DİYANET ve CAMİLERİMİZ

Diyanet, Türkiye Cumhuriyetinin bir eseridir.

3 Mart 1924 tarihinde Atatürk’ün önerisi ile TBMM tarafından kuruldu.

Diyanet, Türk toplumu için çok önemli ve gerekli bir dini ve devlet kuruluşudur.

Diyanet, Anayasal bir kuruluştur.

Anayasa’mızın 136. Maddesinde Diyanetin görevi şöyle açıklanıyor: “.. Laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanunda gösterilen görevleri yerine getirir.”

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’in emekliye ayrılması ile Diyanet ve camiler konusu tekrar gündeme geldi.

Görmez Hocanın şu cümlesinin altını çiziyorum: “Medeniyet tarihinde beni en çok üzen, rasathanelerin kapatılmasıdır.”

Evet, Hicri 3.4.5. ve 6. Asırlarda camilerin yanında gökyüzünü rasat eden rasathaneler vardı. Böylece İslam Medeniyeti doğmuştu. İslam;  8. asırdan 15. asıra kadar büyük bir medeniyet yarattı. Çünkü o zaman medreselerde nakli (dini) ilimlerle, akli ilimler birlikte öğretiliyordu.

Akli ilimlerin medreselerden atılmasıyla İslam medeniyeti de sona erdi. Şimdilerde din deyince sadece nakli ilimler anlaşılıyor. Oysa akli ilimler de dinin gereğidir. Bakınız bu konuda Görmez Hoca ne diyor:

“Akılla vahiy arasındaki kavga, bilim ile din arasındaki kavga, bizim medeniyetimize ait bir kavga değildir. Tefsir, Fıkıh, Hadis ne kadar dini ise, fizik, kimya, matematik de o kadar dinidir. Kitabın ayetleri ile kâinatın ayetlerini birbirinden ayıran bir bilge düşüncesine sahip olamayız. İslam coğrafyasını bugün inim inleten şey bilginini bu şekilde ayrılmış olmasıdır.”

Görmez Hoca, veda konuşmasındaki şu sözler çok anlamlıdır: “Diyanet, daima ilmin, hikmetin, marifetin, maluliyetin ve orta yolun güçlü sesi olmaya devam edecektir.

Diyanet, başta Alevi vatandaşlarımız olmak üzere, aynı vatanı, aynı toprağı, aynı havayı paylaştığımız farklı inanç mensubu kardeşlerimizi daima kucaklayarak, yoluna devam edecektir.”

CAMİLERİMİZ

Camilerimiz özellikle namaz ibadetinin yapıldığı mekânlardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda altı çizilecek çok güzel bir demeci var:  

“Camilerimizin içinde bir hayat bir ruh olmalı. Sadece 5 vakit namaz, ondan sonra kapıyı kapa, çekil git. Böyle cami olamaz. Bizim hayatımızda böyle bir cami yok.”

Hollanda’da bir dönem Hollanda Diyanet Vakfı Eğitim Komisyonu Başkanlığı yaptım. Yaptığımız toplantılarda camilerimizin birer eğitim kurumu olmasını dile getirdik. 

Camilerimiz, hem örgün eğitime hem de yetişkinler eğitimine büyük destek verebilirler.

Bunların yanında camilerimiz içinde bulundukları ülke vatandaşlarına İslam’ı doğru bir şekilde anlatmalıdırlar. Böylece İslamafobiye de gerekli yanıt verilmiş olur.

Diyanetimiz ve camilerimiz, İslam Medeniyetinden esinlenerek bilimde, teknolojide yeni bir medeniyet yaratma sürecine girebilecek mi?

Bugün dünyada 14 milyon Yahudi, 1 miyar 400 milyon Müslüman yaşıyor. Son yüz yılda Yahudilerin bilim alanında 104 Nobel ödülü var. Buna karşılık Müslüman dünyasından sadece 7 Nobel ödülü alan bilim insanımız var.

Fizik, kimya,  matematik ne zaman dini görülürse o zaman bizde dünya çapında bilim insanı yetiştiririz ve daha çok Nobel ödülü alırız.

Bekir Cebeci

17 Ağustos 2017

YORUM EKLE