DUA

Anadolu’m şehidin ezel ebet öz yurdu
Masum gönle girerek yalan dolan söz vurdu
İçimizde hainler türlü tuzaklar kurdu
Fitne kullar kapıda, fırsat verme Allah’ım
İsmail HAYAL

Aziz şehit ve gazilerimizin kanlarıyla ve canlarıyla çerçevesini çizdiği bu güzel ve mukaddes yurdun üzerinde oynanan hain ve sinsi oyunları çaresizce izlerken müminin en büyük silahı “dua” cihetinde hepimizin en yakın dostumuz ve sırdaşımız olan seccadelerimize kapanıp; ruhen ve kalben niyaz etmeliyiz. Üstümüzde ki kara bulutların def’i için bu ülke sevdalılarını duaya ve sabra davet ediyoruz.

Kuran'da dört yerde Hz. Eyüp'ten bahsedilir ve onun sabrı müminlere örnek olarak gösterilir. Allah'tan vahiy alan seçilmiş bir kul olan Hz. Eyüp, ciddi bir hastalığa yakalanarak sıkıntı çekmiştir. Ancak içinde bulunduğu her türlü ağır şartta daima sabrı ve Allah'a olan güveni ile öne çıkmıştır. Allah onun bu vasfını tüm müminlere örnek olarak gösterir:

Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah'a) yönelip-dönen biriydi.” (Sa'd Suresi, 44)   

Evet, Hz. Yunus (A.S.) denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Deniz fırtınalı ve gece dağdağalı ve karanlık ve her taraftan ümit kesik bir vaziyette. (Lem’alar, S:12)

Karanlıklar içinde niyaz etti: “Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.” (Enbiyâ Sûresi: 87)

İşte, Hz. Yunus İbni Mettâ’nın (as) münâcâtı, en azîm bir münâcattır ve en mühim bir vesile-i icabe-i duâdır. Ve bu münâcâtı, ona sür’aten vasıta-i necat olmuştur. (Lem’alar, S:12)

Yunus’u (A.S.) kurtaran sebep Kur’ân’da bize ders verilerek şöyle anlatılır:

“Biz de onun duâsını kabul ettik ve onu tasadan kurtardık. İşte biz, insanları böyle kurtarırız.” (Enbiyâ Sâresi, 88).

“Eğer tesbih edenlerden olmasaydı, (insanların) yeniden diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı” (Saffat Sûresi, 143, 144).

İnananlar için onun hayatından alınacak çeşitli ibretlerin yanında çıkarılacak en önemli ders şudur: Gece karanlık, deniz dalgalı, denize atılmış, büyük bir balık onu yutmuş. Bu durumda, yani sebeplerin tamamen tesirsiz kaldığı bir vaziyette, onun imdadına yetişecek olan; ancak hükmü, kudreti, sözü hem karanlığa, hem denize, hem balığa geçen Allah’tan başka kim olabilir?

Gümüşhane sevdası ve çalışmalarıyla bu şehrin manevi ufuklarını aralayan değerli hemşerimiz Hasan Pir’in güzel dilek ve temennileri aslında biz inanan insanların sessiz feryatlarından başkası değildir.

“Anadolu İnsanı; Milli birliğin tesisinde gösterdiği üstün gayretler ve muhafazakâr insanların İslam’ı yaşamalarına mani olan engelleri kaldırıp, Türkiye’yi insan ve İslam onurunun simge ülkesi haline getirmesi nedeniyle Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı çok seviyor ve destekliyor. Aynı şekilde Anadolu insanı; Anadolu gençliğine sahip çıkan, onların üniversite kapılarında şer güçlerin tuzağına düşmelerini engelleyen ve dünyanın gıpta ettiği ahlaklı, kültürel zenginliklerle dopdolu bir gençlik yetişmesine vesile olan Gülen Hocayı da çok seviyor ve destekliyor.

Ve Anadolu İnsanı diyor ki; Geleceğimize sahip çıkan Başbakanımız Sayın Erdoğan’ı da, gençliğimize sahip çıkan Gülen’i de çok seviyoruz. Aralarındaki kırgınlıklar inşallah bir an önce sona erer de art niyetlilerin ve şer güçlerin sevinçleri kursaklarında kalır. Bu iki değerli insanı etle tırnak gibi birbirleriyle yan yana ve iç içe görüyor ve sıkıntıların bir an önce aşılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz. (Kaynak: www.gumushanedenhaber.com)  
YORUM EKLE