EFENDİLER EFENDİSİNE, GÜLLERİN EFENDİSİNE

Ey güzeller güzeli Sevgili gel, bir kere misafirimiz ol. Tahtını sinelerimize kur ve bize buyurabildiğin her şeyi buyur. Gel, gönüllerimizdeki karanlıkları kov, bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını duyur ve bize yeniden diriliş yollarını göster. Gel, her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri ışığınla dağıt ve herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver. Gel, her şekliyle kine, nefrete, düşmanlığa kilitlenmiş şu zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çöz. Sevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle, hoşgörüyle coştur.Gel, ruhlarımızı aklın aydınlığı, gönüllerimizi de mantık ve muhakeme enginliğiyle buluştur ve bizi kendi içimizdeki kopukluklardan kurtar.

Ey şefkati, adaletini aşkın gönüller sultanı, Seni unuttuğumuzun, Sana saygısızlıkta bulunduğumuzun farkındayız; ama Sen, şimdiye kadar bundan daha acılarını da gördün; incinsen de küsmedin, vefasızlık görsen de alakanı kesmedin. Başını yaranlar, dişini kıranlar karşısında bile ellerini açıp dua dua yalvardın. Seni bilmemelerini mazeret sayarak, lânet ve bedduada bulunmadın, lanet ve bedduaya amin de demedin. Sineni, Ebu Cehil’leri bile ümitlendirecek ölçüde açabildiğin kadar açtın ve her sözünü, her davranışını Hakk’ın rahmetinin enginliğine bağladın. Beklediklerimiz hakkımız olmasa da, bütün bu yaptıklarının karakterinin gereği olduğuna şüphemiz yok.

Ey dost, kaç bahar gelip geçti biz hep hazandayız ama, düşe-kalka olsa da hep izinde yürüme gayretindeyiz. Gel bizi bir kere daha sevindir. Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla namını âleme tam duyuracak demdeyiz. Bu dünya ışığa hasret gidiyor. Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle, yolların hakkını veremesek de hep yollardayız. Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız sevgili Sensin; gel son kez içimize doğ ki gönüllerimiz ışıkla dolsun, ufuklarımızı saran şu upuzun geceler yerlerini gündüzlere bıraksın hakiki bayramımız olsun. Şair şu mısralarla ne güzel ifade etmiş hislerini.

Nefesinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep Seni içirecek
Yağmur, Seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü’mindir sema; Sana muhtaçtır zemin
Ey efendiler efendisi seni sevmemek mümkün mü? Hem annemizden hem babamızdan, hem çocuğumuzdan daha fazla. Yoksa kamil mümin nasıl oluruz? İnsan sevdiğine bir şeyler söylemek, anlatmak istediğinde dili dolaşır,duygularını tarifte zorlanır ya.Söz sultanları da o sevgililer sevgilisine muhabbetini arz ederken kelimelerini bir dantel gibi işleyip,duygularını süslemiş ilmek ilmek örmüşler.Yunus’a bir kulak verelim:
Canım kurban olsun senin yoluna
Adı güzel kendi güzel Muhammet
Gel şefaat eyle kemter kuluna
Adı güzel kendi güzel Muhammed
Süleyman Çelebi efendiler efendisine muhabbetini, aşkını,sevgisini şu cümlelerle bakalım nasıl anlatmış:
Ey gönüller derdinin dermanı sen
Ey yaradılmışların sultanı sen
Sensin ol sultân-i cümle enbiya
Nur-i çeşm-i evliya vü asfiya
Ya habiballah bize imdad kıl
Son nefes didarın ile şad kıl
Bu muhteşem ifadelerden sonra şöyle der şair:”Ben sözlerimle efendiler efendisini övmüş güzel göstermiş olmadım;Aksine Muhammed Aleyhissalatü Vesselamdan bahsetmekle sözlerimi güzelleştirmiş oldum.”Evet bu sözler güzeldir.Fakat bu sözleri  güzelleştiren, güzellerin güzeli olan efendiler efendisi Hazreti Muhammed Mustafa(s.a.v)dır.
Selamların en güzeli Sana olsun Güllerin Efendisi.
YORUM EKLE