ERGENEKONDAN ÇIKIŞ (BAHAR) BAYRAMI

 

Milletlerin sosyal dokusunu meydana getiren temel unsurlardan birisi de kültürdür. Maddî ve manevî değerler arasında bayramların özel bir yeri vardır. Nevruz da köklü bir tarihin ürünüdür.

Türk milleti, İslam öncesi töre’yi, İslam da belirlemiş ve İslam’ın hoş görmediği gelenekleri fark etmiştir. Yeni ve medeni bir kültür oluşturmuştur. Bu kültürün hamuru Türklük, mayası da İslam olmuştur.

Nevruz işte böyle sürecin ürünüdür. Dünyanın hemen hemen her yerinde şayet Türk yaşıyorsa kutlanır. Doğu Türkistan’da, İran’da, Yakutistan’da, Türk cumhuriyetlerinde 22 özerk Türk cumhuriyetinde ve Türkiyemizde… Türk cumhuriyetlerinde nevruz bayramı nedeniyle resmi tatil yapılır. Bu gün olduğu gibi Türk ordusunda da törenlerle kutlanan milli bir bayramdır Nevruz.

Nevruz, Türkün esarete düştüğü yıllarda özgürlüğe ve aydınlığa çıktığı ‘’Ergenekon Destanının ‘’adıdır. Yeniden doğuşun, Çin zulmünün son buluşudur. Demir dövmek bundan, eğlenmek, yumurta tokuşturmak bundan… Yoksa sinsi grupların, dar bölge kültürünün ürünümü zannettiniz?

Saka Türklerinden, Selçuklu Türklerinden ve Osmanlı Türklerinden beri vardı ve var olacaktır. Bu bayram yaz, zayıf ve dar bölge kültürü olsaydı böylesi büyük bir coğrafyayı kaplar mıydı? Gelişmiş bir medeniyeti etkileyebilir miydi? Ağalık gibi dar bir bölgeye sıkışır kalırdı.

Türkiye’miz, Mustafa Kemaller önderliğinde asil milletimiz sayesinde şeref dolu maziden şan dolu geleceğe emin adımlarla yürüyor.

Nevruz, tomruklanan ağaca, arzulanan sabaha ve özür yarınlara merhaba demektir. Güçsüz beyinler, zayıf gözler gerçeği kolaylıkla göremezler. Türk genci yani sizler! Ak sütün içindeki aklılığı sezebilecek kadar keskin bir göze sahip olmalısınız. Çünkü milli benliği bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. Türk tarihinden utanan insanlar, ya tarihini bilmiyor ya da gerçekleri göremiyordur. Bir komutan ağabeyimin davetiyle askeri bir kutlamaya katıldım ve çok mutlu oldum. Bu kutlama Türklerin Ergenekon’dan çıkışının sembolik kutlamasıydı. Demir dövüldü, ateş yakıldı. Üzerinden atlandı. Marşlar söylendi ve yemek yenildi. Hepsinden daha çok da beni şaşırtan bu bayramın Türk ordusunda geçmişten beri daima kutlanmış olmasıydı. Oysa pek çok insan Nevruzu, sokak eşkıyalarının yıkıcı eylemi olarak biliyoruz. Bir de ordumuzda tarih boyunca kullanıla gelmiş sancak, flama ve bu türden sembolik tarihî değerlerimizin tanıtıldığı bölümde bir gerçek daha ilginçti. O da terör yanlılarının ellerinde, boyun atkılarında, yayın organlarında kullandıkları bayraklaştırarak bizim renklerimiz diyecek kadar küstahlaştıkları paçavraların renkleri tamamen Türk milletinin tarihinde olan birer flama, sancak, bayrak vb…

Nevruz (Ergenekon) bayramınızı kutluyor, hepimiz için hayır ve güzellikler getirmesini diliyorum.

Sözlerime ‘’Nevruz’’ konulu bir şiirimle son veriyorum.

                          ‘’Ben Atatürk’ün nesliyim.

                           Dedem Oğuz Kağan.

                           Adım Türk.

                           Şükürler olsun ki bu vatan benim.

                           Bu bayrak benim.

                           Şanlı bir tarihin neferiyim.

                           Atam, ’’çalış’’, dedi çalıştım.

                           “Güven”, dedi güvendim.

                           “Övün”, dedi övündüm.

                           Ergenekon ile yeniden doğdum.

                           Nevruzlarla neşelendim.

                           Bir gün Çinlinin kanlı kılıcı parlamıştı üstümde

                           Esir düştüm.

                           Dedem Bilge Kağan, ninem Ay Hanım

                           Ve binlerce alp…

                           Karar verdik dağı delmeye,

                           Çinlinin katil kılıcını sinesine vermeye,

                           Bir bahar sabahı Ötüken’de şenlik vardı.

                           İşte bu bahar, o bahardı.’’

AKLINIZ VE GÖNLÜNÜZLE YOLUNUZ AÇIK; ALNINIZ AK OLSUN.

YORUM EKLE