EY TÜRK GENÇLİĞİ!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir, diyerek Türk istikbalinin muhafazası ve müdafaası zamanında gençlere emanet edilmiştir. Bu gün aynı mantıkla, aynı anlayışla gençliğin yolu açılmaya çalışılmakta, önlerindeki engeller kaldırılmaya çalışılmakta. Biz ülke olarak gençliğimize neden güvenmiyoruz? Gençliğimize güvenmeyenlerin korkuları neden kaynaklanıyor? Onların bildiği ve bizim bilmediğimiz nedenler mi var acaba? İstiklalimize kastetmeye çalışan mihraklar, en modern silahlarla donanmış olarak, en kuvvetli ordularla, en üstün teknolojilerle üzerimize saldırsalar dahi, ulusal birliğimizi ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaktır. Çünkü, bu aziz vatanın toprakları üzerinde yetişen azimli ve imanlı Türk gençliği  konu vatan olunca  Vatanın ve Milletin selameti olunca her zorluğa iman dolu göğsünü gererek cevap vermiş, bundan sonra da verecektir. Bundan kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın. İstiklâlini korumak gerektiği zaman, içinde bulunacağımız durumlar ve şartlar ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak, bütün engelleri aşıp her güçlüğü yenmek azmindeyiz diyor Türk gençliği. Bu gün genç dimağların önünü açıp açmamanın gerekliliğini tartışıyoruz. Tartışabiliriz ama makul çerçevede; kırmadan, dökmeden, aşağılamadan vs. Tarihimize baktığımız zaman genç hakanların, padişahların dünya tarihinde ne kadar etkin rol oynadıklarını görürüz. Fatih Sultan Mehmet henüz 21 yaşında iken tarihe  çağ kapatan, çağ açan padişah olarak adını yazdırdı. Fatih’in 21 yaşında olması fethi engelledi mi, fethin kazanılmasını güçleştirdi mi? Tabiki hayır, hayır, hayır. Tam tersine Fethin kazanılmasında en büyük etken başta Fatih Sultan Mehmet’ti şüphesiz. Fetihte önemli diğer etkenlerin başında ise, Fatih’in hocaları, imanlı askerleri gelmekte idi. Fatih, İstanbul’un çevresini Osmanlı topraklarına katmıştı. Fakat rüyası olan İstanbul’un Fethine sıra gelmişti. Fatih uzun süren bir hazırlığa girişti. Büyük toplar döktürdü. Anadolu Hisarı karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırdı ama bunların hepsini yirmi bir yaşında genç bir delikanlı iken yaptırdı. Tehlikeyi sezen İmparator Konstantin Avrupa’daki tüm devletlerden yardım istedi. 2 Nisan 1453’te Haliç ağzına zincir gerdirdi. Fatih İstanbul’un ancak Osmanlı Donanması’nın Haliç’e girmesiyle fethedileceğini anlayarak Tophane’den Kasımpaşa’ya kadar kızaklar döşetti. Bir gecede yetmiş iki parça gerdi. Haliç’e indirildi. Uzun süren kuşatmadan sonra 27 Mayıs günü başlayan ve üç gün süren top ateşi kentin surlarında büyük gedikler açmıştı. 29 Mayıs gecesi başlayıp sabaha kadar süren iki saldırıdan sonra sabaha karşı genel hücuma geçildi. Ulubatlı Hasan surlara çıkarak bayrağı oraya dikti. Ardından tüm askerler surları aşarak şehre girdiler. Böylece 54 gün süren kuşatma sonucu İstanbul Fatih’in ordusu tarafından fethedildi.

İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur. Hadisindeki sevaba ulaşmak arzusu ile yola çıkan Fatih Sultan Mehmet 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’u fethetti. İstanbul’un fethi ile Ortaçağ diye bildiğimiz o karanlık çağ(Avrupalılar için)sona ermiş, Yeniçağ başlamış oldu. Dünyayı titreten Türk Hükümdarı Fatih Sultan Mehmed,  yirmi bir yaşında İstanbul'u fethederek 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu'na son vermiş. Fatih Sultan Mehmet yirmi bir yaşında dünya siyasi tarihine damgasını vurarak Fethin Babası anlamına gelen "Ebû'l-Feth" Osmanlı Türkçesi ile  "Çağ Açan Hükümdar" olarak tarihin altın sayfalarına adını inci taneleri ile yazdırmıştır. Bu gün sadece Türkiye ‘de değil ve İslam dünyasının geniş bir kesiminde kahraman olarak kabul edilmektedir. Sözü fazla dolandırmaya gerek yok. Bu gün artık gençliğe güvenip onların yolunu açmalıyız ki Ülkemizin genç ve dinamik beyinlerinden azami ölçüde faydalanalım, yeni fatihlerin doğmasına yol açalım.

 gençlerin önünü açmak gerek..!
açalım efendim
neyi bekliyoruz ki...
mesela bir valimiz olsun,
otuz üç yaşında,
zıpkın gibi...!
koşarak çıksın, merdivenleri.
ya da,

bir belediye başkanımız,
otuz beş yaşında,

saçları jöleli fişşek gibi.
olmaz...!
neden...?
devlet işi, CİDDİYET ister.

Ciddiyet diye diye gençlerimiz sürekli engellenmiş ikinci plana atılmış, itelenmiş, ötelenmiş, etkisizleştirilmiş. Ülkemiz genç nüfusa sahip olmasına karşın genç nüfustan faydalanma yolu tercih edilmemiş. Neden efendim teamüller böyle gerektirdiği için, teamüllerde böyle bir uygulama olmadığı için. Her şeyde karşımıza teamül teamül diye bir şey koymuşlar. Bu gün yeni bir teamül oluşturmanın tam da zamanı. O da nedir diyeceksiniz? El cevap. Genç nüfusumuzdan azami fayda sağlamak için onların yolundaki engelleri bir bir kaldırmamız gerekiyor. Onlara güvenerek geleceğimizin inşasında onlara aktif görevler vermemiz gerekiyor. Yani devlet yönetimi başta olmak üzere her alanda gençler de olmalı prensibini yeni teamül olarak literatüre almamız gerekiyor. Biz şu ana kadar tam tersi bir yol izlemişiz. Gençlerimizi sürekli pasifize ederek kendimize, milletimize ihanet etmişiz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Avrupalı dostlarımızı! Sevindirmişiz. Bu gün Avrupa’nın genç nüfusu dibe vurmuş durumda. Politika olarak diğer ülkelerden eğitim görmüş kalifiye eleman olarak genç nüfus alıyor, ardından vatandaşlık hakkı vererek kendilerine hizmet ettiriyorlar. Biz tam aksine genç dinamik nüfusumuza sahip çıkmayarak zihin güçü olarak başka ülkelere gitmelerine, onlar adına çalışmalarına göz yumuyoruz. Başkalarının bizden istediğini biz kendi elimizle yapıyoruz. Artık düşmanlarımızı memnun eden değil kendi insanımızı memnun edecek işler yapmalı, ülkemizin yeniden inşasında geleceğimizin mimarlarına, Türk Gençliğine güvenmeli ve onlara yol vermeliyiz.

YORUM EKLE