GİDEMEDİĞİN YER SENİN DEĞİLDİR

"Gidemediğin yer senin değildir." sözü Halil Rıfat Paşa'ya aittir.Bu meşhur söz birçok resmi kurumumuzun duvarını süsler.Bizde bu sözden esinlenerek geçmiş yıllardan kalan hatıralarımızı yadedelim dedik.

Yıllar önce Hakkâri -Yüksekova'ya atanmıştım. Hem heyecanlıydım. Hem de idealist bir öğretmen olmanın verdiği duyguları yaşıyordum. Türk bayrağının dalgalandığı her yer benim vatanımdır, ilkesini kendime düstur edinmiştim. Onun için gitmeliydim. Ailem oralar terör yerleri, başına bir hal gelir düşüncesiyle karşı çıkıyordu. Ama ben kafaya koymuştum gidecektim.

29 Ekim 1997 günü erkenden kalktım. Akrabalarla vedalaştım. Annemin de hayır duasını alarak yola çıktım. Kelkit'ten Erzincan'a gittim. Özer arkadaşımla buluşup Van- Erciş firmasıyla Hakkâri 'ye hareket ettik.30 Ekim'de de göreve başladım.

İlk günümüzde öğretmenevinde yer bulamadık. Bir otele yerleştik.

Tamda o gece çatışmanın ortasında kalmayalım mı birde.

Çatışma on - on beş dakika sürdü.

Panikleyenler oldu. Sabahleyin de birçok memur istifasını verip memleketlerine geri döndüler. 

Ben mi?

Tabi dönmedim.

Gündüz hiç bir şey olmamış gibi herkes işinde gücündeydi.

Çok garibime gitmişti.

Cuma namazına gittik. Namazdan sonra bir yurda yerleştik.

Orada acı bir haber aldım. Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine katılmak için gelen ses sanatçısını Van'a bırakıp dönerken çıkan çatışmada bir polis şehit olmuş. Ve bu poliste benim tanışacağım polismiş meğerse. Allah rahmet eylesin demekten başka elimizden bir şey gelmedi. Takdiri ilahi işte.

Sonra bizi Yüksekova'ya gönderdiler. Gümüşhane'den yıllar önce göç edip giden ailelerle Yüksekova'da tanışmak gurur vericiydi.  

&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Bir gün bir öğrencimizin babası vefat etmişti. Başsağlığına gittik. Herkes bize garip garip bakıyordu. Sanki şimdiye kadar memurlardan kimse yasa gitmemiş izlemini veriyordu ortam. Sonra Ferhat adındaki öğrencimiz bize teşekkür etti, yaslarına gittiğimiz için. Ve taziye evinden çıkarken şöyle dedi:

-Hocam, Türk Milletinin haksız yere hiç bir kimsenin bir tavuğunu dahi öldürmeme özelliğini çok takdir ediyorum. Oysa ki biz ... …….…………………………………………………………………………………..

…………………………………………………………………………………………………………………………………………...

Bu çocuğun bu yaşta oralarda kim bilir daha nelerle karşılaştı da böyle diyor, dedim kendi kendime. 

Yine bir gün ortaokul öğrencilerine, Yüksekova'nın en önemli sorunu nedir? diye sormuştum. 

Aldığım cevap karşısında çok şaşırdım.

-Terör olayları.

Ve bu terörün sebebi de Türkiye'nin güçlü olmasını istemeyen ülkelerdir, diye cevap verdiler.

Yüksekova'da en çok karşılaştığımız soruların başında:

Namaz kılıyor musunuz?
Oruç tutacak mısınız?
Bekâr mısınız?
Hangi partiyi destekliyorsunuz?
Nerelisiniz?
Vs vs.


İlk görev yerimizden ayrılalı aşağı yukarı 20 sene oluyor. Ama hala oradaki sıcacık arkadaşlık ortamını  özlüyorum. Öğrencilerimizden okuyup memur olanları öğrendikçe memnun oluyoruz. Kimisiyle de meslektaş olmuşuz. Hatta vekil çıkan bile var.

O zaman görev yaptığımız Fasih, Ulaş, Nihat, Ali, Kılıç Ali, Abdurrahman, Özer, İshak, Vehbi, Taner, Kamil, Halit,Özgür,Talip,Ramazan vs. arkadaşlarımızla geçirdiğimiz günleri unutmak ne mümkün.

Vatan toprağı kutsaldır, sözü kuru bir laf değildir. Hizmet ister. Her karışına ayak basmak ister. Her burcunda al-yıldızlı bayrağın dalgalanmasını ister.

Evet biz gittik, gördük, görevimizi yaptık ve bayrağı bizden sonrakilere devredip geldik inşaallah.

YORUM EKLE