Ara
Gümüşhane
Hafif kar yağışlı
-4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9259 %0.13
50,6303 %-0.18
6.250,52 % 1,29
GÜMÜŞ ŞEHRE ÖZLEM

GÜMÜŞ ŞEHRE ÖZLEM

YAYINLAMA:
Ey hüzün bakışlım ey ela gözlüm
Dudağında şeker bal bu şehirde
Ey gümüş nakışlım ay bala sözlüm
Yanağında gamze al bu şehirde
İsmail HAYAL


Doğduğum ve nihayetinde doyduğum bu şehre karşı olan vazifelerimi henüz yap(a)madığım kanaatinde olsam gerektir ki elime her kalemi aldığımda yüreğimin bir yanı bu şehre ait bir şeyler karalamanın ıstırabındadır. Yürek dertli olunca kaleme de dertler yükleniyor. Bağrında yaşamama rağmen sanki bu şehre çok uzakmışım gibi yeniden hasretlik çekiyorum. İşte belki de bu yüzden terk edemiyorum bu şehri.  

Ey gurbet dönüşlü ey mağrur yanım
Harşit’in koynunda ağlayan canım
Vatanım bildiğim damarda kanım
Kuşburnu gülüyüm dal bu şehirde


Dert nasıl pişirmesin ki yüreğimizi, yüreğimiz onunla dopdoluysa. Gece gündüz düşlerimde olan ata yurduma yazmam gerekir en güzel şiirleri, ona yazmalıyım en yoğun duygularımı, onu anlamalıyım ve onu anlatmalıyım her daim ta ki emaneti teslim edeceğimiz o son güne kadar. Bağrında doğdum ve inşallah yine bağrında öleceğim.  

Ey yalan sandığım ey silik mazim
Zemheri ayında alnımda yazım
Zevraki Babadan emanet sazım
Gözümde Tomara hal bu şehirde


Bugün siyah beyaz fotoğraflarına bakmaya korkuyorum bu şehrin. O bağları, bahçeleri, elma ve ceviz ağaçlarını, bir zamanlar çimdiğimiz tertemiz Harşit Çayı’nı, eski hapishaneyi, hastaneyi, Süleymaniye yolundaki yanan ortaokulu, katlettiğimiz Halkevini, yine ne akla hikmet yok ettiğimiz tarihi şaheser ve canlı müze hükmündeki eski hükümet konağını, Tango Köprüsü’nü, Kemaliye Camii’ni, belli bir intizam içinde şehri kucaklayıveren cumbalı ahşap konakları gördükçe gözlerimden süzülen yaşlar İbrahim narı misali yakıp kül ediyor yüreğimi. 

Ey yayla gülüşlü ey gonca gülüm
Bir elim beşikte kapımda ölüm
Ziyaüddin nefes bir aciz kulum
Var şimdi sebepsiz kal bu şehirde


Ahmet Ziyaüddin Gümüşhanevi’nin maneviyatının kucaklayıverdiği, Kuşakkaya’nın heybeti altında sükûnetini muhafaza eden ve tarih boyunca birçok medeniyete beşiklik eden İpek Yolu kavşağındaki bu şehrin tarihiyle yüzleşecek ve yeniden şaha kalkacak olan o günün hayalindeyim tüm Gümüşhaneliler gibi. Yokluk ve çaresizlik bir kravat misali dolansa da boynumuza biz bu şehirde yaşamaktan ve yaşlanmaktan hoşnutuz.   

Ey deli çağında ey mağrur bakış
Doludan boşluğa yalancı akış
Karaca gönlümde rengârenk nakış
Şeyrani dilimde bal bu şehirde
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *