GÜMÜŞHANELİ MİYİZ?

“Herkesin üç kişiliği vardır; ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı” 
Alphonse Karr

Bu şehrin kaderidir gariplik, ezilmişlik. Alın teri tek sermayeleridir Gümüşhanelilerin. Doğruluk ve vatan sevgisi tartışılmaz derecede önem arz etmektedir. Mahmut Oltan Sungurlu’nun; “Varlığından utanacağımız hiçbir Gümüşhaneli yoktur” sözü noktasına kadar doğrudur. Son zamanlarda polisimize, askerimize, devletimize ve özel mülkiyete hain ve amaçlı saldırıları ve saldıranları gördükten sonra Sayın Bakanımız Gümüşhaneliler için az bile demiş diyebiliriz.

Bürokrasiden siyasete, akademik alandan spora, eğitimden diğer tüm alanlara kadar makamları korkmadan ve güvenerek Gümüşhanelilere teslim edebilirsiniz. Yurtdışında ve yurt içinde Gümüşhane kimliği gururla taşıdığımız, altına imza atacağımız bir değerdir bizler için. Bu bölgede görev yapan asker, polis ve diğer meslek erbapları bu şehrin misafir severliğini, vatan sevgisini, alçakgönüllülüğünü anlata anlata bitiremezler. Geçen yıl rahmete kavuşan ve ilimizde yaptığı üstün çalışmalardan dolayı en önemli mahallemize ismi verilen Mustafa Karaer’in eşleri Necla Hanımefendi’yi aradığımda bizzat şahsıma ağlayarak;

“Türkiye’yi dolaştık ancak Gümüşhane insanı gibi kadir kıymet bilen birine rastlamadım” demişti.

Ancak benimde bağrında yaşadığım, ilk, orta ve lise yıllarımı geçirdiğim, ekmek yediğim Trabzon var ki burada yaşayan Gümüşhanelileri anlamak mümkün değil. Trabzon evet ilk gurbetimizdir. Atalarımız Trabzon’da iş ve aş bulmuşlardır. Ancak Trabzon bizlere maalesef hep zenci muamelesi yapmışlardır. Halt ve yukarı yerli tabirleri çocukluk ve gençlik yıllarımda adeta birer mobbing olarak bizlere reva görülmüştür. Bu yüzden olsa gerek Gümüşhaneliler bilerek yâda bilmeyerek asimile oldular.

Trabzon’da babalarımız onur ve gururlarıyla hamallık, amelelik, işçilik, seyyar satıcılık ve diğer ağır hizmet sahalarında yer aldılar. Ben babamın mesleğinden her zaman gurur duydum. Liseden dönerken babam 70 yaşında sırtındaki sepetle lokantaya et taşırken kitaplarımı rahmetli babamın eline vererek sepeti sırtıma geçirdiğim günü asla unutamam. Nemkol önünde terli atletini günde en az dört defa sıkarak giydiğini unutursam insanlığımdan ar ederim. İşte o babaların evlatları olan bizler o hırsla kaderimizi değiştirme adına okuduk ve bir yerlere geldik. Ama maalesef Trabzon bizleri ne dün, ne bugün ve ne de yarın kabul etmedi, etmeyecek de.

Biz Trabzon’da okurken her öğrenciye torbadan İngilizce çıkarken biz Gümüşhanelilere her ne hikmetse Fransızca dersi çıkıyordu. Eğitimde yapılan bu ayrımcılığın cezalarını bizler çektik. 1984 yılında 8,30 diploma notuyla Trabzon Lisesi bize dirsek gösterirken ancak Endüstri Meslek Lisesi Motor Bölümü layık görüldü bizlere. Ve sonrası 5.77 ortalama ile hayallerimin sonu.   

Biz Trabzonspor taraftarıydık. Onlarla her konuda kaynaşmıştık. Bugün Trabzon iş ve siyaset hayatında, az da olsa bürokraside, Trabzonspor yönetiminde, sosyal ve kültürel aktivitelerde yer alan Gümüşhaneliler hiçbir zaman Gümüşhane kimliklerini öne çıkar(a)madılar. Orhan Karakullukçu, Tufan Aydoğan, Necmettin Aytekin, Muhammet Sözen, Naci Orhan, Aydın Pişiren, Mustafa Beyazlı, Ahmet Çubukçu, Köksal Güney Gümüşhaneli oldukları halde maalesef Trabzonlu diye biliniyor.

Ama bir de Trabzon doğumlu olduğu halde Gümüşhane kimliğini gururla taşıyan Ciğerim Erol (Birsen) var onurumuz olan.

O yüzden sadece oyun oynama yeri olan ve hiçbir Gümüşhane aktivitesine imza atmayan Trabzon Gümüşhaneliler Derneği’ne kilit vurun bence. Çünkü sizler orada Gümüşhaneli olamadınız ki. Soruyorum sizlere “Siz gerçekten Gümüşhaneli misiniz?
YORUM EKLE
YORUMLAR
burcu
burcu - 5 yıl Önce

cok guzel bir yazi. tesekkurler.