İÇİ DOLDURULAMAYAN EĞİTİM SİSTEMİMİZ!

Eğitim,bir ülkenin en önemli meselelerinden biridir.Eğitim meselesi; dünyaya, eşyaya, insana, yaratıcıya, olaylara nasıl baktığımızı ve genç kuşaklara nasıl bir gelecek bırakmayı tasarladığımızı gösteren en önemli paradigmadır.


Ülke ve millet olarak sağlıkta, eğitimin fiziki koşullarında, modern tarımda, ulaşımda, savunmada, teknolojide (vs) yadsınamaz ölçüde önemli bir büyüme ve gelişme yaşıyoruz. Zenginleşiyoruz, konforlaşıyoruz ve lüks seviyemizi yükseltiyoruz.Ama insanî değerleri yaşama ve yaşatmada  ahlâkî bir çöküş, bir sığlaşma ve toplumun ruhsuzlaştığı ,gerildiği bir dönemden de geçiyoruz.Şiddet artıyor, yardımlaşma ve paylaşma azalıyor.İnsanın insana karşı tahammülsüzlüğü, bencilliği zirve yapıyor.Kimi para kimide statüsünden aldığı  güçle toplumun zayıf kesimlerine üstünlük kurmaya çalışıyor.


Günlük hayatta yaşamı zorlaştıran ve çekilmez kılan tüm bu sorunların kaynağında  eğitimsizliğin olduğu çözüm adresinin de yine ''eğitim'den geçtiği vurgulanıyor. Sahi, ''Eğitim tüm bu sorunları çözer mi?...''Toplumun eğitim seviyesi arttıkça sorunlarımız azalır mı? Maalesef, istatistiki veriler bunun tam tersini söylüyor. Türkiye''de eğitim seviyesi arttıkça, özellikle sosyal çöküntü alanındaki suçlarda dünya sıralamasını zorlar hale geldik.


Özel ve resmi üniversite sayısı nerdeyse yüz elliye yaklaştı . Yüzlerce özel ve resmi lise hizmete devam etmekte .Mezun öğrenci sayımız Almanya ‘ yı  bile sollamasına  rağmen , suç işleme oranları da artıyor. Yüksek eğitim mezunlarının suç oranları adi suçluların iki katına yaklaştı. İnsanımız envai çeşit suç işler hale geldi.Boşanmada , cinayette , dolandırıcılıkta , trafik suçlarında , uyuşturucuda başı çeken eğitim grubu , yüksek öğrenim gurupları oldu. Oysa toplumun eğitim seviyesi arttıkça,meselelerimizi çözeceğimizi düşünüyorduk.


Yanlış giden bir şeyler  olsa gerek. Eğitim seviyesi yükseldikçe , insanımızın sahtekarlıkları artıyor. Tam tersi olması gerekmiyor mu? Peki,nerede hata yaptık? Osmanlıda ulema takımı ve tahsilli kesim bu kadar şuç işlemezdi.Yolunda gitmeyen şeyler nelerdi? Bu soruları kendi kendime sorduğum zaman , değişik ortam ve durumların suça itmede etken olduğunu gördüm.


Mesela, kadına şiddet de suç listesinin başında olan  insan profilimize baktığımızda, irfan ve vicdan eğitiminin  iyi verilemediği anladım. Hatırlayalım genç kızımızı katleden Gariboğlu soyadlı genç bile , yedi dil bilen biriydi ! İnsanlarını katleden Esed , Hitler , Abdullah Öcalan iyi eğitim görmüş caniler olarak tarihe geçmiş kişiliklerdir . Demek ki , sadece “ eğitim “ meseleyi anlamamıza yardım etmiyor, içinin iyi doldurulması  gerekiyor.
O halde yapılması gereken gençlerimizi insani boyutu yüksek bir eğitimle , kalpleri ve gönülleri  dolduracak şekilde yetiştirmenin yollarını aramalıyız . Özgür ve vicdanlı bireyler yetiştirmek için , öncelikle değerlerini savunan ve bilen nesiller yetiştirmeliyiz .Eğitim sistemimizi, “mezun olsun, diploma alsın” felsefesinden şahsiyet/karakter eğitimi felsefesine geçirmeliyiz. Selam ve Sevgiler...

YORUM EKLE