İHANETİN BEDELİ

Son birkaç yıldır yangın yerine dönen Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da her gün yeni bir gelişmeye tanık oluyoruz. Bunların sonuncusu ise Kudüs; yüzyıllardır paylaşılamayan, Türk tarihi açısından ihanetin en büyük ve en acı hatıralarından olan Kudüs.

 “Bir çocuk ağlarsa dağ başında,

Gözyaşında Amerika akar.

Vurdularsa birini, kanı şorladıysa,

Bilin ki o kurşunlarda Amerika var.” Diyerek yıllar önce ABD vahşeti ve vandanlığını işaret eden Cahit Kulebi, keşke haklı çıkmasaydı. Kudüs’ün kanlı talihsizliğinin fitilini ateşleyen yine ABD  ve evancelist dostları oldu.

Köpekler kemiği kimin atığına bakar diyen Abdulhamit Han, dün zalimleri işaret etmişti. Bugün de ABD kemiği ortaya atarak, Siyonistlere yol vermiştir. Kudüs gibi tarihi bir başkenti, sadece bir dine ve ulusa tahsis etmek ne derece doğruydu?

Bu anlamda İstanbul'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki oylama kararlarının ABD  ve siyonist işgalci çete için hiçbir anlam ifade etmeyeceğini de düşünürsek Kudüs ‘ün geleceğinin hiçte parlak olmadığı söylenebilir.

İslam ülkelerinden elle tutulur tepkinin sadece  Türkiye, Malezya ve Lübnan'dan geldiğini görüyoruz. ‘Malezya silahlı kuvvetleri Kudüs için görev almaya hazır olduğu açıklaması', Lübnan'ın ABD'ye yaptırım isteği ,cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın telefon trafiği ve oluşturmaya çalıştığı uluslararası kamuyu hepsi bu. Bu arada Filistin direnişine ruhuyla selam gönderen Türk halkını da unutmayalım.

ABD Kudüs’ü başkent olarak kabul etmesini fırsat bilen Siyonizm ve avaneleri Filistin’in meşru tepkisine sert müdahalelerle karşılık verirken, Sisi, Selman, Kral Abdullah gibi Arap liderlerin adeta üç maymunu oynamalarının da  izah edilir bir tarafı yoktu. 

Kudüs'ün  sessiz çığlıklarını nasıl umursamazsınız. Sergilenen bu tavır  utanç verici. İhanetin bedelinin ne olacağını bilmiyorlar mı? Sözde İslam ordusu kuran Suudi Amerika ve çakma prensleri saraylarında memnun mu? Nerde çakma ordunuz? Yoksa orduyu Müslümanları terbiye etmek için mi kurmuştunuz?

Kudüs için mücadele devam ede dursun, bazı derslerinde verilme zamanı geldi galiba. Ne yapılabilir derseniz; Mesela, bütün İslam ülkeleri Kabe özgürlüğüne kavuşana kadar, umre ziyaretlerini askıya alsa. Dün İsrail’le savaşmak caiz değil diyen çakma Suudi Amerikalı imamlara inat, Arabistan’a seyahat etmese. Bunun yerine Kudüs için savaşa hazırız diyen Malezya’ya seyahat etse. Filistin devletine daha çok ekonomik yardım yapsak. Kudüs’e manevi destek için, sosyal medya hesapları açsak. Daha çok Kudüs yazsak, daha çok Kudüs konuşsak. 

Hepimiz Selahattin olmalıyız. Kızıl Elma Kudüs’ü görene kadar savaşmalıyız. Külebi ile başlamıştık O’nunla bitirelim.                                                                                                                                                                          

“Kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa,    

Darağaçlarında Amerika var.   

Ama biz yine de direneceğiz,                                   

Sonuncumuza kadar.”  Evet, hiç kimse yardım etmese bile ,en son on beş temmuzda destan yazan  Türk Milleti direnmeye devam edecektir. Selam ve Sevgiler...

YORUM EKLE