Yüce yaratıcı tarafından ilk insan olarak Hz. Âdem yaratıldığında şeytanın takındığı tavrı hepimiz biliriz. Yani insanoğlunun yaratılmasıyla birlikte şeytanla çetin bir mücadele içine girmiştir. Aradan geçen bunca asırdan sonra gelinen nokta da insanlık âlemi için daha tehlikeli olan insan mı yoksa şeytan mı? Sorusu insanların zihnini meşgul etmekte ve bu sualin cevabı bir muamma olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şeytan, birçok din ve mitolojide olduğu gibi İslamiyet’te de insanları kötülüğe teşvik ettiğine inanılan adaletsizliğin ve tüm kötülüklerin kaynağı kabul edilen varlıktır. Hz. Âdem’e secde etmeyerek büyüklük taslaması onun Allah’ın rahmetinden azat olmasına neden oldu. Allah’a, insanların tekrar dirileceği güne kadar ona zaman tanıması için yalvardı. Allah da onun bu isteğini kabul etti. Kendince aşağılık görevi üstlendi. Şeytanın görevi kötülükleri güzel göstermek ve insanları azdırmaktı.
İnsan ise eşref-i mahlûkat yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratıldı. Yüce Allah bir ayetinde: ‘’Biz insanoğlunu fıtrat ve yetenek acısından en güzel biçimde yarattık. Sonra, insanoğlu, bu fıtrat ile yüce Allah’ın kendisine gösterdiği, açıkladığı ve iki yoldan birisini seçsin diye özgür bıraktığı çizgiden sapınca, bizde Onu aşağıların en aşağısı kıldık.’’ Diyor.
Günümüzde şeytan belki de en rahat dönemini yaşıyor. Durumu biraz ironileştirecek olursak, bacak bacak üstüne atıp çayını keyifle yudumlarken insanoğluna kahkahalarla gülüyordur. Çünkü gücün karşısında buz gibi eriyenlerin, güçsüz haklı da olsa ona selam vermekten kaçınanların, en ufak çıkar karşısında sevdiği insanları sırtından hançerlemekten bir an bile tereddüt etmeyenlerin, yetimi gördüğünde onları horlayanların, milletin kanını emen maddeci vampirlerin, iffetsizliği ve her türlü namussuzluğu meslek edinenlerin, cahillik denizinde boğulup âlimlere caka satanların, bu göçebe hayatta onurdan yoksun kalıp, birilerinin ineği için ot olmayı, otu olduktan sonra ineğin pisliği olmayı gönül rahatlığıyla kabul eden insancıkların varlığı, insanoğlunun şeytandan daha tehlikeli hale gelmesine neden oluyor.
İnşallah çizgiden sapmayanlardan oluruz! Hiç şüphe yok ki, doğruyu yalnızca yüce Allah bilir…
Şeytan, birçok din ve mitolojide olduğu gibi İslamiyet’te de insanları kötülüğe teşvik ettiğine inanılan adaletsizliğin ve tüm kötülüklerin kaynağı kabul edilen varlıktır. Hz. Âdem’e secde etmeyerek büyüklük taslaması onun Allah’ın rahmetinden azat olmasına neden oldu. Allah’a, insanların tekrar dirileceği güne kadar ona zaman tanıması için yalvardı. Allah da onun bu isteğini kabul etti. Kendince aşağılık görevi üstlendi. Şeytanın görevi kötülükleri güzel göstermek ve insanları azdırmaktı.
İnsan ise eşref-i mahlûkat yani yaratılmışların en şereflisi olarak yaratıldı. Yüce Allah bir ayetinde: ‘’Biz insanoğlunu fıtrat ve yetenek acısından en güzel biçimde yarattık. Sonra, insanoğlu, bu fıtrat ile yüce Allah’ın kendisine gösterdiği, açıkladığı ve iki yoldan birisini seçsin diye özgür bıraktığı çizgiden sapınca, bizde Onu aşağıların en aşağısı kıldık.’’ Diyor.
Günümüzde şeytan belki de en rahat dönemini yaşıyor. Durumu biraz ironileştirecek olursak, bacak bacak üstüne atıp çayını keyifle yudumlarken insanoğluna kahkahalarla gülüyordur. Çünkü gücün karşısında buz gibi eriyenlerin, güçsüz haklı da olsa ona selam vermekten kaçınanların, en ufak çıkar karşısında sevdiği insanları sırtından hançerlemekten bir an bile tereddüt etmeyenlerin, yetimi gördüğünde onları horlayanların, milletin kanını emen maddeci vampirlerin, iffetsizliği ve her türlü namussuzluğu meslek edinenlerin, cahillik denizinde boğulup âlimlere caka satanların, bu göçebe hayatta onurdan yoksun kalıp, birilerinin ineği için ot olmayı, otu olduktan sonra ineğin pisliği olmayı gönül rahatlığıyla kabul eden insancıkların varlığı, insanoğlunun şeytandan daha tehlikeli hale gelmesine neden oluyor.
İnşallah çizgiden sapmayanlardan oluruz! Hiç şüphe yok ki, doğruyu yalnızca yüce Allah bilir…