İYİ ANILABİLMEK...

Geçtiğimiz hafta içerisinde vefat haberleri üst üste geldi.

Önce Gümüşhane’mizim değerli ve de renkli simalarından değerli hocamız, ağabeyimiz emekli Öğr. Gör. Nimet ŞİBİL’in vefat haberi geldi. Her ölüm erkendir, hele sevdiklerimize hiç yakıştıramayız bile… Vade doldu mu yapacak bir şey yoktur. Nimet Hoca’yı, kendi namıyla Nimet Baba’yı Gümüşhane’de tanımayan neredeyse yoktur. Okulda, çarşıda pazarda kendisi olmasa da sohbeti bir yerde mutlaka geçerdi. Her ne kadar Meslek Yüksekokulu’nun İnşaat Bölümü Hocası olsa da, branşı dışında bulunan tüm öğrenciler onu sever ve saygı gösterirdi. Mesleki başarısı ve zekası ile akademik unvanı çok uyuşmasa da O, bunu dert etmezdi. İnşaat alanında mantolamadan daha bundan 6-7 yıl önce bahsedilirken Nimet Hoca bunu abartı yok 20 yıl önce dile getirmişti, hatta bina güçlendirmesini de içine alarak. Karşıyaka Mahallesindeki Çilenkler İnşaat binasından biliyorum, o zamanlar üniversite de öğrenciydim. Böyle ufku geniş bir insandı Nimet Hoca. Gümüşhane’nin bu değerden çok ta faydalanmadığı, faydalanamadığı kanaatini taşıyanlar da az değil. Nedense hep öldükten sonra anlaşılıyor bazı değerler, demek ki ölmek gerekirmiş bazen… Buradan bir iki satır da olsa yad etmeli, hakkını vermeye çalışmalı iyi insanların. Rahmetle anılmalı… Ankara dışında olmamız hasebiyle cenazesine Allah Rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.(Amin)

Tam Nimet Ağabeyimizin vefat haberi ile üzülmüşken, Trabzon’dan ikinci bir vefat haberi geldi. KTÜ Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden değerli hocamız, büyüğümüz Prof. Dr. Sefa AKPINAR Hakk’ka yürümüştü. Kendisi üniversiteden hocamdı, Bitirme Tezimi beraber yapmıştık. Üzerimizde çok emeği vardı. Maddi ve manevi olarak hakkı vardı üzerimizde. Erzurumluydu, kendi ifadesi ile Kor Kaleli ve Gümüşhanelileri çok severdi. Gümüşhane Belediyesi Eski Başkanlarından, şimdiki Gümüşhane Milletvekili adayı Sn. Mustafa CANLI’da kendisinin eski öğrencilerinden olup, Sefa Hocam kendilerini bana örnek gösterirdi. Bana da hep Gümüşhaneli diye hitap ederdi. Buda çok hoşuma giderdi. Daha yaklaşık 3 hafta önce yeni emekli olmuştu, daha yeni veda yemeği verilmişti. Üzerinden çokça bir zaman geçmeden vedasının yapıldığı üniversite kampüsünden cenazesi kaldırıldı. Kendi adına ithaf ettiğimiz kitabımızı kendisine veremeden ayrılmıştı aramızdan… Biz kendilerinden razıydık, Allah’ta onlardan razı olsun.

Hayatta unvanımız makamımız, cinsiyetimiz ne olursa olsun bir gün hepsini bir gün bırakıp gideceğiz. Arkadan sadece iyi veya kötü olarak anılacağız. Bugün makamlarda, yüksek mevkilerde olmamız bizleri şaşırtmasın, insanların bize karşı sevgi ve saygıları bizleri aldatmasın. Asıl o makamlardan indikten sonra ki sevgi ve saygıya bakalım. Bakalım ki sevgiler bize mi yoksa bulunduğumuz makamlara mı? İnsan öldükten sonra nasıl anılıyorsa işte asıl makamımız odur. Eğer size arkanızdan iyiydi diyebiliyorsalar ne mutlu size. Gök kubbede hoş seda bırakmak bu olsa gerek, gıyabınızda dururken yürekten ve samimiyetle iyiydi, razıyız sesini duyabilmek…

Bu gün kendini bir yerlerde sananlar, sevildikleri, sayıldıklarını zannedenler o yerlerden inince bir ölünün nasıl bilirdiniz sorusu duygusuna önden cevap bulmuş olacaklardır. Sevginin samimi olmasını isteyenler varsa ve arkalarından iyi hatırlanmak istiyorlarsa benlik duygularını bir yana bırakıp, gerçek gönle girmenin ne olduğunu tatmaya çalışsınlar.    İyiler iyi anılırlar, Makamın büyüsüne aldanmadan, makamın hakkını verenler çok daha iyi anılırlar hem de ölmeden önce…

Sevgi ve Saygılar…

YORUM EKLE