KELEBEK ETKİSİ

Hayatımızda, her şey, hep mükemmel olsun isteriz. Sağlıklı olalım, sevdiklerimiz sağlıklı olsun, başarılı olalım, zengin olalım… Seçimlerimizin sonucu hep mutluluk getirsin, asla hata yapmayalım isteriz. İstediğimiz her şeyi elde edebileceğimize dair onlarca kitap yazılmıştır. ‘The Secret’ bu konuda yazılmış en meşhur kitaplardan biridir. Lisedeydim okuduğumda. Okuyan herkeste oluşturduğu üzere bende de inanılmaz bir özgüven oluşturmuştu kitap. Ama sonra baktım öyle olmuyor. Çünkü hayatımızda bir ‘kısmet’ gerçeği var. Yani, olmuyorsa zorlamıyoruz. Çünkü, olmuyorsa vardır onda bir hayır, kısmet değildir. Büyüklerimizin, sanki gerçekleşemeyen hayaller karşısında, dik durabilmemizi sağlamak istercesine kulağımıza küpe ettiği, dilimize doladığı iki kelime; ‘kısmet’ ve ‘hayırlısı’. Bu iki kelime bir nevi şükür ibaresi, bir nevi kabulleniş, teslim oluş bizler için.

‘Kelebek etkisi’ tabirini duymuşsunuzdur. Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen ad olarak tanımlanır. Edward N. Lorenz, Kaos Teorisi’nde “Amazon Ormanları’nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD’de fırtına kopmasına neden olabilir. Ya da, bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir.” örneğini vermiştir. Yani özünde, ‘bir kelebeğin kanat çırpması çok başka bir yerde bir çığ etkisi yaratabilir. Yaşanılan tüm olaylar, aslında birbirinden bağımsız gibi görünse de birbirine görünmez bir bağla bağlıdır’ felsefesini içeren teoridir, kelebek etkisi. Hatta 2004 yılında filmi çekildi.  Filmde başrol oyuncusu geçmişe dönmenin bir yolunu buluyor ve geçmişe dönerek geleceğini yeniden kurgulamaya çalışıyor. Ama geleceği bir türlü istediği gibi kurgulayamıyor. Çünkü düzelttiğini düşündüğü her bir hatası başka bir şeyleri kaybetmesine sebep oluyor. Diğer insanların ve kendi hayatının gidişatını asla istediği şekilde yönlendiremiyor.

Eminim hepinizin geçmişe dönüp düzeltmek istediği hataları vardır, çünkü artık şimdiki aklınız var! (Geçmişteki hataların meyvesi olan, şimdiki akıl.) Ama tüm hataları yok edip, mükemmelliği yakalama şansınız yok. Şimdiki aklınız artık geçmişinizi değil, geleceğinizi şekillendirmek ve gelecekte kendi de şekil değiştirmek üzere var. Ve her hatanın, şimdiki aklımıza sahip olmamızda etkisi var. Mükemmeliyetçilik takıntısından çok çekmiş biri olarak söylüyorum, aslında her şeyin tam anlamıyla düzgün olduğu bir hayata sahip olmak pek mümkün olan bir şey değil. Tıpkı filmdeki gibi. Zaten ölümün burnumuzun ucunda durduğu, var olan her şeyin fani olduğu bir dünyada, mükemmelliğin ne kadar sahici bir olgu olduğu da tartışılır.

Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır ayetini de çok sık duymuşsunuzdur büyüklerinizden. Aslında kelebek etkisi de bunun bir türevi. ‘İstediğiniz şey hayırlıysa zaten olacaktır, çabalamayın.’ demiyorum. Demek istediğim şu ki, siz istediğiniz şey için elinizden geleni yapın (ki bazen elinizden daha fazlasının gelebileceğini çok sonradan anlarsınız.) ama buna rağmen olmuyorsa diretmeyin, isyan etmeyin.(üzülmeyin demiyorum zira bunun kontrol edilebilir bir duygu olmadığını biliyorum.) Çünkü, kelebek etkisi tam olarak bu noktada devreye giriyor. Sizin için hayati gibi görünen isteğin, (bir üniversiteyi kazanmak, iyi bir işe girmek, bir mülk satın almak, evlenmek gibi.)  gerçekleştiğinde hayatınızda büyük olumsuzluklar yaratması size pek olası görünmese de kelebek etkisi bu ya, tutuyor binlerce kilometre öteden sıkıntılar getirip sokuyor hayatınıza ve siz kazandığınız şey için sevinemeden belki de bir başka şeyi kaybediyorsunuz.

Kelebek etkisinin, kaderle ilişik durumu düşünülürse, yaşadıklarımızı bu iki kelimeyle kabullenişimiz çok da yersiz görünmüyor.
YORUM EKLE