KİTAP OKUMAK

İlk önceleri yazının taşlara, sonra tabletlere yazıldığını biliyoruz. Papirüs yapraklarına, sonra da deriye yazılanlar ise, sayfalar ve rulolar halindeydi. Bunlara da kelimenin, “yazı yazmak” anlamı göz önüne alındığında, “yazılmış şey” yani kitap denilebilir.
*
Bugünkü anlamda, kitap diyebileceğimiz ilk nesne, 868 yılında yazılmış ve 1900 yılında bir mağarada bulunmuş olan, birleştirilmiş 7 sayfalık, 30*70 ebadında, Buda öğretilerini anlatan Diamond Sutra (Elmas Vaaz) adlı kitaptır.
*
Günümüzdeki kitap stili, ancak ortaçağın yarısında kendini göstermiştir. Sayfaların birleştirilerek hazırlandığı, sekiz yapraklı defterler, yazıldıktan sonra ciltlenerek birleştirilip kitap haline getirilmekteydi. İlk kitaplar din, tıp, hukuk, tabiat konularında ve roman tarzı kitaplardı. 1400’lü yıllardan itibaren kitaplar,  konularını çoğaltmış; medeniyetleri, kültürleri, bilimi içinde taşıyarak ve gelişimini sağlayarak günümüze gelmiştir.
*
Bugün, internete girerek istediğiniz bilgilere, istediğiniz miktarda ulaşabilirsiniz. Bu durum, yazıların tadına varmak şöyle dursun, kaynağın kalabalığı, usanç ve bıkkınlığa neden olup, iticilik de arz etmektedir. Oysaki bir kitabı elinize alıp okumakla, bu durum arasında çok büyük bir fark vardır. Elinize aldığınız her kitabın, kendine göre bir kimliği ve kişiliği vardır. Kitap elinize değmedikçe bunu hissedemezsiniz..
*
Kitap okumak insanı yücelttiği gibi, ona güzel duygular da katar. İnsan her bir kitabı bitirdiğinde kendine yeni bir şeyler ilave olduğunu hisseder. Okuyan insan hem çevresini hem kendini keşfeder. Her okuduğumuz kitaptan ilhamlar alırız ve kendimize ait yeni bir düşünceler geliştiririz. Okudukça gördüklerimiz, gördükçe söyleyeceklerimiz artar. Doğruyu bulmuş toplumların kılavuzu, kitaplardır. En kolay ve en kârlı seyahatleri, kitapların içinde yaparız. Her kitabın iki yüzü vardır, ama iki yüzlü değildir;onlar içinden ne geçerse onu söylerler. Kitaplar insana öğüt vermeden de etkili uyarılar yaparlar. İnsanları daha iyi tanımak, kitaplarla olur. Kitap okurken, değiştiremediğimiz olumsuzlukları unutur ve rahatlarız. Kitap okumak sevdiğiniz, bilgili, kâmil bir arkadaşınızla sohbet etmek gibidir.
*
Pekiyi kitap okuyor muyuz?
*
“Ben kitap okumam, arkadaşlarım özet yapar getirir.” ( Bu da meçhul ya…) diyen bir seçilmiş cumhurbaşkanını seçen halk, ne yapıyor? Görelim:
*
Japonya’da 1 kişi başına düşen okunmuş kitap sayısı, 1 yılda 24 adet
Avrupa’da 1 kişi başına düşen okunmuş kitap sayısı, 1 yılda 12 adet
Türkiye’de 1 kişi başına düşen okunmuş kitap sayısı, 1 yılda 0.1 adet ( 10 yılda 1 adet)
*
Bu oran, Afrika devletleri ortalamasının çok altındadır. Bu tablo, “Biz kitap okumayız, okuyan devletler özet yapar getirir.” anlamına gelir. En çok kalkınmış ülkelerin, en çok okuyan ülkeler olması, tesadüf müdür? Yine de diyebilirsiniz ki, ”Adam okumamış, ama şunu var, bunu var; şöyle olmuş, böyle olmuş… “
*
“Unutmayın ki, okumamışların okumadan sahip oldukları, okuyanların okuyarak yarattıklarıdır.”

YORUM EKLE