MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZEBİLİR MİSİN?

Mutluluk ve yaşam memnuniyeti kavramları öteden beri düşünülüp tartışılmış, psikolojik ve sosyolojik kökenlerinin yanı sıra dini boyutta da  değerlendirilmeye çalışılmıştır. Sonuçta mutlu olmayı, sosyal ve fiziksel çevre, sosyo-ekonomik etkenler, yaşanılan ülkenin durumu ve uyguladığı  sistem gibi birçok faktörün  etkilediği görülmüştür.

Hakikaten geçmişten günümüze mutluluk bilgisine ulaşmaya yönelik sürekli bir çabanın olduğunu görüyoruz. Düşünürü, felsefecisi, filozofu mutluluğun gizemine ulaşmak için sürekli araştırmışlar ve mutluluğa dair birçok görüş belirtmişlerdir.

Mesela Kutadgu Bilig bu arayışın bir ürünüdür. Yusuf Has Hacib’in zihninden dökülen bu eser ‘mutluluk veren bilgi’ anlamındadır.

Schopenhauer’a göre de mutluluk “mutsuz olmamaktır ve bu kâfidir. Mutlu kişi, en canlı zevkleri veya en büyük hazları tatmış kişi değildir. Mutlu kişi hayatını hem bedensel hem zihinsel çok ta büyük acılar yaşamadan geçiren kimsedir.’

Erich From ise ‘ Her insan mutlu olamaz.’demekte. Çünkü; gereğinden fazla özler dünü, Hak ettiğinden fazla… düşünür yarını. Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü.’ 

Nazım da  “Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?” diye sorar ve ekler “işin kolayına kaçmadan ama…” Abidin Dino arkadaşının sorusuna bir şiir ile cevap verir, mısralar boyu kendi mutluluğunu anlatır ve sonunda da “Bu resmi yapmaya ne tuval yeter ne boya” der.

Aslında mutluluk söylenildiği kadar karmaşık olmasa gerek. İnsan zengin olduğunda da mutlu olabilir, fakir olduğunda da, insan işçi olduğunda da mutlu olabilir, makam sahibi olduğunda da, insan okuma yazma bilmese de mutlu olabilir, profesör olsa da. Önemli olan sahip oldukları ya da sahip olmadıkları değil, önemli olan sahip olamadıklarının birileri tarafından gasp  edilip edilmemesidir. Bir fakir mutsuzsa fakir olduğundan dolayı değil, birilerinin ona fakirliği dayatmasından, yani zenginin hakkını gasp ettiğini düşünmesindendir. Mesela devleti yönetenler, mutluluğun resmini çizmek istiyorlarsa, adaleti merkeze almalıdırlar. Halk, devletine güvenirse  mutlu olur. Devletinin hakkını koruduğuna ve kendisinin devlet karşısında değerli olduğuna inanırsa mutlu olur.

Bu anlamda mutluluğun resmini çizen bir çok ülke bulunmakta. En başta İsviçre ve ilk 10’da 7 Avrupa ülkesi , diğerleri ise Kanada, Yeni Zelanda ve Avusturalya. Yani refahın, adaletin ve sosyal devlet olmanın kitabını yazan ülkeler bunlar, halkları da çok mutlu. Tabi, zenginlik ve refahı da göz ardı etmeyelim.

Bizimse sıralamadaki yerimiz aşağılarda, ancak azimle yükseliyoruz. 2017’de memleket mutluluk katsayısını arttırmış. TÜİK verileri öyle diyor. Sosyal ve siyasal olarak kaosun, kutuplaşmanın, yanı başımıza konuşlanan terörün, güvenlik kaybının ve gelecek kaygısının da 2017’de iddialı düzeyde irtifa kazandığını hesaba katarsak, mutluluğun tarifinin memleketimizde yeniden yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Mandino’nun sözleriyle bitirelim. ’Gerçek mutluluğun kendi içinizde yattığını fark edin. Huzur, mutluluk ve neşeyi dış dünyada aramayı bırakın. Paylaşın. Gülümseyin. Kucaklaşın. Mutluluk, kendinize birkaç damla bulaştırmadan başkalarına dökebileceğiniz bir şey değildir.’ Selam ve Sevgiler…
 

YORUM EKLE