NECİP'İN GÜNLÜĞÜ

Tarihler 21 Temmuzu gösterirken Necip’in günlüğü de yazılmaya başlanmıştı.

Bildiğimiz günlük notlarından farklı ve bir o kadarda kutsaldı. Sevenleri, dostları arkadaşları ve akrabaları hınca hınç doldurmuştu gönülleri ve günlüğünü.

Aile; Konya da Temmuz ayının akşam serin saatlerinde hafif geleneksel Türk müziği eşliğinde karşılıyordu misafirleri. Anne-babasının yüzünde sevinç ve mutluluk gösteriyordu kendini.

Memleketin dört biryanından gelen davetliler, hısımlar eş- dostları paylaşmaya gelmişti Necip’in mutluluğunu. İkramlardan konaklamaya kadar her şey zarafeti ve inceliği ile düşünülmüştü.

Mekanın tamamında Osmanlı kültürü ve geleneği hakim idi. Törenlerin çoğunda çiçek eksik değildir Osmanlının. Düğün hazırlıklarının en başında, düğün şenliklerine sahne olacak bahçenin ve meydanların çiçeklerle süslenmesi gelir.

Nitekim masalar ve ortam aynı şekilde çiçek ve gül bahçesi gibi süslenmişti.

Gittiği her yere imanı, doğruluğu, yardımseverliği götüren Osmanlı geleneği, burada da davetlilere gösterilen yakın ilgi ve misafirperverlik hissettiriyordu geçmişin izlerini.

 Necip’in “ Ömrümün sonuna kadar evet “ sözü ile kıyılan nikahının akabinde “Genç Osman dediğin Küçük Bir Uşak/Beline bağlamış ibrişim kuşak” türküsü ile halkoyunlarımız açılışı yapmıştı.

Gece de iz bırakan önemli bir an yaşandı.

Necip’in babasının seslendirmesi kulakların yön değiştirmesine sebep olacak tarzdaydı.

Şöyle diyordu: “Can oğul ile gelin kızım.. Ey Oğul, toy günüdür bugün. Günün kutlu bahtın açık olsun. Doğdun büyüdün yuva kurarsın iyi ile kötüyü ilim ile ayırasın. Unutma sen yüreğimdeki yiğitsin. Gülsen sen gelin kızım. Hep gül emi. Emanetsin artık Tekbaştan Kulaksıza. Annen ile babanın içi rahat olsun. Yuvan iman ve kuran ile yoğrulsun. Anam canım anam ölüm kar gibi yağsa da ayaklarına varsam da öpsem öpsem uçlarından ah üşüsem keşke ayaklarının altındaki cennette. Bende yeri ayrıdır baş yoldaşım semahatım. Oğlum kızlarım anam babam gardaşım sizler varsınız ya eşim dostum akrabam bizde; yüce mevlamdır, vatandır, bayraktır kutsal olan. Sevgidir bizi hep bir tutan. Öyleyse çal kemençe durma tulum vur davul gün bu gündür” sözleri ile misafirlere, ailesine, Necip ve Fatmanur’a duygusal anlar yaşatmıştı.

Ertesi gün ise Konya iline has geleneksel olan Konya düğün pilavı, kazanlarla pişirilmişti.

Sofra sofra misafirlere ikram edilerek yuvarlak sofralarda diğer yemekler gibi ortaya konulmuş ve herkes aynı kaptan yediği özel bir yemekti. Konya pilavını yemek beklemekte ayrı bir lezzet katmıştı.

Konya’ya has geleneksel pilav ve bamya çorbası ve irmik tatlısı da damakları tatlandırmıştı.

Yere kurulan ve aynı tabakta ikram edilen yöresel yemekler bolluğun bereketin ve saadetin bir ömür boyu devam etmesine hizmet ediyordu. Geçmişten gelen bu ikram, Necip’in düğünü ile bir kez daha gelenekselliğini devam ettirmişti.

Gönüllerde ve dillerde mutlu ol! Mesut ol! Duaları Konya-Meram’ın semalarına yükselmişti.

Necip’in dedesi de günlüğe katkıda bulunarak bütün davetlileri selamlamıştı. Bilgi ve tecrübesini de konuşmasına yansıtarak torun kuşağının özel gününde olmaktan mutlu olduğunu birliğin ve bütünlüğün ancak dostlarla paylaşımından artacağını söylemiş ve ayakta alkışlanmıştı.

Gümüşhane’den uzanarak Anadolu Selçuklu Devletine başkentlik yapan ve Mevlana diyarı olan Konya da başlayan hayat serüveninde Kulaksız ailesi; hayat hikayesini yazmaya devam ederken oğulları Necip’in mutluluğunu dostlarıyla paylaşmıştı.

Toplumumuzun temelini oluşturan aile, böylece Necip ile bir sayı daha artmıştı. Necip-Fatma Nur çiftinin tanık olduğum saadet törenin de; örf ve adetlerimizin kuşaktan kuşağa devam edeceği ümidini taşıyarak, ömürleri bol, ağızları tatlı gönülleri hoş olsun.

Necip günlüğünü otuz yıl sonra okuduğunda; belki tören aynı ancak künyede yer alan isimler yer değiştirmiş olacaktır.

Künye:

Düğün: Necip-Fatmanur

Necip’in Baba:  Hasan Kulaksız

Necip’in Dedesi:  Mustafa Kılıçarslan….

YORUM EKLE
YORUMLAR
Necla Sonmez
Necla Sonmez - 6 yıl Önce

Ellerine yüreğine sağlık Bu tür hikayeler beni huzunlendiriyor Severek okudum