NELERİ KAÇIRIYORUZ ?

Bir Ramazanı daha geride bırakıyoruz… Hoşcakal On bir Ayın Sultanı… Sayılı günler tez geçer hesabı, günler bir bir geçiverdi. Kısmetse bir daha görüşmek dileğiyle, yolculuyoruz seneye… Güle güle Ya Şehri… Şimdi Bayrama hazırlanma vakti, çarşı pazarda bir tatlı telaşa. Sıla özlemini gidermek isteyenler için yollara düşme vakti…

Şimdiden hayırlı bayramlar…

Efendim, gündemin dışına çıkarak aslında gündemi de içine alan bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bayramdan sonrası için bir farkındalık, algılarımızı, bakış açılarımızı uyarma adına bir hikâye…

“Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington da bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 farklı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider. Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında, işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.

En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı…

Bu gerçek bir hikâyedir ve Joshua Bell’in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır.

Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi…”

Ahiretin yaklaştığı ömür güneşlerinin sona doğru gittiği bu zamanda zamanı iyi değerlendirme adına Bir Cumayı, Bir kandil Gecesini Ramazanı, Bayramı eğer değerlendiremiyorsak, Bir Allah dostunun sohbetinden faydalanamıyorsak, keşfedemiyorsak, bunlara zaman ayıramıyorsak hayatta daha neleri kaçırıyoruz acaba?

Sevgi ve Saygılar…
YORUM EKLE