Ara
Gümüşhane
Hafif kar yağışlı
-4°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9259 %0.13
50,6303 %-0.18
6.250,52 % 1,29
ÖNYARGILI SEYAHAT

ÖNYARGILI SEYAHAT

YAYINLAMA:
‘İnsandaki önyargıyı parçalamak, benim atomu parçalamamdan daha zor.’ Einstein

Bazen gördüklerimiz bizi yanıltır. Gördüklerimizin arka planı olduğunu aklımıza getirmeyiz.Zahiri olarak hemen karar veririz.Birisine değer vereceksek dış görünüşüne göre karar veririz.Oysaki bu dış görünüşün içinde ne vardır ne yoktur bilemeyiz. Sonradan olaylar geliştikçe ve gerçek nedenler ortaya çıktıkça deriz ki keşke önyargılı olmasaydım. Hemen yargılamasaydım.Önyargı iyi bir şey değilmiş,deriz.Önyargılardan hemen değil, zamanla ve konuşarak kurtulabiliriz.

Başımdan geçen işte bir hikaye:

İzmir’den Erzincan’a yapacağım otobüs yolculuğunda pencere kenarından bilet aldım. Neden pencere kenarı derseniz, pencere kenarından  dışarıyı  daha rahat seyredersiniz.Kimse sizi rahatsız etmez.Muhasebe yaparsınız.Yazar çizersiniz.

Koridor kısmı öyle değildir. Gelen geçen vurur.Başınızı ya sağa ya da sola eğmek zorunda kalırsınız,ileriye bakmak için.Bazen de muavin kolunuza çarpar.Kısaca koridor kısmında pek rahat edemezsiniz.

Bende bunları düşünerek pencere kenarından aldım.5 numarayı. Ben otobüse yoldan bindim. Ama terminaldan binen arkadaş 6 numaraya değil de benim yerime oturmuş. Otobüse binince selam verdim. Yerime geçtim ama 6 numara oturdum .Adama da sen kalk bura benim yerim demedim o da kalkmadı.Oturdum ama huylanmaya başladım .Çünkü pencere kenarını özellikle almıştım.İçimden la havle çeke çeke,biraz kitap okuyarak,biraz şiir yazarak ,ara sırada boynumu sağa eğerek yola bakarak güya etrafı seyrediyordum.Bütün bunları yaparken de ara sıra yerimi alan adamı süzüyordum.Orta yaşlarda,parlak,kültürlü gibi,simasından da kişilikli gibi geldi bana.

Bir ara bu yağmurun sonu kardır dedi. Ben de hı dedim. Sonra yine susmaya devam ettik. Ama ben hala rahat değildim. Bir ara ona telefon geldi,hocam mocam dedi. Dedim iyi bu adam öğretmen. Meğer hocam hastanede ki doktora diyormuş.

Tekrar sustuk. Bu arada yağmurda şiddetini iyice artırdı. Adam konuşmuyor, ben patlamak üzereyim, uykum da yok. Böyle düşünürken 150 km yol yapmışız.

Dayanamadım öğretmen misiniz? dedim.Medikalcı olduğunu söyledi.O sordu. Ben öğretmenim deyince, branş mı? Diye sordu. Sınıfçı olduğumu öğrenince daha da memnun oldu.5N1K  gibi karşılıklı sorularla devam ettik. Bu muhabbet Uşak’tan sonra ancak başladı, diyebilirim.Ve adını  da Uşak’tan sonra öğrendiğim Nurcan ağabeyle Ankara’ya kadar bir muhabbet ettik ki sanki kırk yıllık iki dostmuş gibiydik.İnanın ki ben böyle yolculuk ilk defa yaşadım diyebilirim ömrümde.Gerçekten her yıl uzun yolculuğa hemen hemen çıkarım inanın ki bu sefer ki çok farklıydı.Nurcan ağabey dedim ya yaş olarak hem benden büyük ,hem de çemberin feleğinden geçmiş bir ağabey.Tecrübelerinden inanın ki yararlanılması  gereken birisi.

Ankara ‘ya iyice yaklaşınca Nurcan ağabeye ilk otobüse binerken aklımdan geçirdiklerimi söyledim. Duruma şaşmadı ve ikna edici cevaplar verdi ve aynı şeyleri kendisinin de düşündüğünü bana aktardı.

Ama önyargıları aşmak için 150 km yol yapmıştık. Sizce de bu mesafe fazla değil mi? Amma burası Türkiye ……………
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *