PAPAZIN ARKASINDAKİ GERÇEKLER...!

Türkiye ile ABD arasında krize neden olan Papaz Brunson davası ile ilgili tahliye kararı gündemdeki sıcak yerini koruyor.

Özellikle haber siteleri/sosyal medyada yapılan yorumlara bakılırsa, tahliye adalet / hukuk açısından kaygı verici bir durum olarak değerlendiriliyor.

Şöyle ki; terör örgütleri FETÖ ile PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılandığı davada hakkındaki adli kontrol hükümleri kaldırılarak 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilip yattığı süre cezasından düşülerek mahkeme tarafından salı verilmesini değerlendiren ülkemizin tanınmış Ceza Hukukçularından Prof.Dr.Ersan Şen, hukukun evrensel ilkelerine atıfta bulunarak benzer suçlardan yargılanan Türk vatandaşlarının da aynı kapsamda yargılandıkları mahkemeler tarafından serbest bırakılması gerektiğini söylüyor.

Hukukçu değiliz. Ancak bir Türk vatandaşı olarak okuduğumuz ve dinlediğimiz hukukçu dostlarımızdan aldığımız bilgilere göre mahkemede yargılanan bir papazın ciddi gerekçeler ortada iken salı verilmesi, yurt dışı yasağının kaldırılması hukuki kararın önüne geçen siyasi bir karar olarak görülmektedir.

Son zamanlarda ABD ile birçok meselede sorun yaşadığımız, işini aşını dolara bağlı olarak kaybeden vatandaşlarımızın varlığı bir kenara,

Suriye meselesi,

Fıratın doğusu.PKK/PYD’ye yapılan silah yardımı,

FETO liderinin iadesi meselesi,

Hakan Atilla Davası.

Gibi daha pek çok konuda hep aleyhimize işleyen süreçlerde ilişkilerimiz devam ediyor. Terör örgütleri adına casusluk yaptığı belgeleriyle ortaya konulan bir papazın tahliye edilmesini anlamakta zorlanıyoruz doğrusu.

On bin Km. uzaktan gelip Suriye-Irak bölgesini kendi çıkarları doğrultusunda istediği gibi dizayn etmeye çalışan sicili bozuk ABD’nin ülkemize karşı yapmış olduğu baskı ve dayatmalar altında üzülerek belirtmeliyim ki bu coğrafyada ilelebet yaşayamayız.

Arap baharında sınırları cetvelle çizilen ülkelerde yapılan rejim ve yönetici değişikliklerinin aksine sınırları şehit kanlarıyla çizilen ülkemizin geleceği bu kural tanımaz devletin tehdidi altındadır. Bunu görmemiz lazım.

Öyle ki büyük Ortadoğu projesi kapsamında şekillenen Ortadoğu coğrafyasında hedefte olan ülke İran’dır. Bakınız Kasım ayında ABD’nin İran’a karşı yeni yaptırımları başlıyor.

Bu doğrultuda ABD’nin bize dayattığı nedir biliyor musunuz? “Türkiye İran’dan asla enerji almayacaksın” Ulusal çıkarlarımıza ters olan bu dayatma kabul edilebilir mi? Kesinlikle hayır.

Bölgemizdeki kritik gelişmeleri kendi çıkarımız açısından değerlendirip adımlarımızı buna göre atmalıyız.

Elli yaşındayım. Yirmi yıldan fazla kendi çapında yazılar yazan bir kardeşiniz olarak belirtmeliyim ki, bugüne kadar ABD’nin Türkiye hakkında olumlu hiçbir adımını / açıklamasını / desteğini görmedim duymadım. Hiçbir zamanda ABD’ye sempati ile asla bakmadım. Hep iki yüzlü davrandı ülkemize karşı…

Netice itibariyle bölgemizde büyük oyunlar oynanıyor. Küresel güçlerin en önemli amacı; Büyük İsrail Devletinin önündeki engellerin kaldırılmasıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarla vurguladığı “Bölgede garnizon/uydu devlet” kurulması ülkemizin beka sorunudur. Binlerce silah ve mühimmat desteği bu amaca hizmet etmek için veriliyor.

Papazın tahliyesi…Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi de hep bu amaç içindir. Bu böyle biline…

YORUM EKLE