ŞEHİRDE KÖY GELENEKLERİ

Tarihi “ kentler birliği” kültürel mirasın geleceğe taşınması ile ilgili olarak düzenlediği sempozyumlarda, kırsal yaşamın günümüze etkisi, kırsal mimari ve köy kültürü gibi temel konular hakkında ileri sürdüğü tezler ve bildirilerle köy kültürü gerçeğini gündeme taşımıştır.

Köyden kente göçün başladığı 1960 yılında %25 olan Kent nüfusu günümüzde %75 oranına ulaşmıştır. Türkiye bu sosyal yapısı ile tarım toplumundan sanayi toplumuna geçmiş olsa bile halen köylülük olgusunu devam ettiren bir ulus olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Köylü kente ulaştı ama acaba kentli olabildi mi? Yani kent kültürünü özümleyebildi mi? Kentin çekiciliği köyün iticiliği gücü sarmalında bocalayan yeni kentliler bir süre daha tavuğundan ineğinden vaz geçemediler.

Akraba ilişkileri göreceli olarak azalan, aileleri küçülen, bizim mahallemiz diyemeyen, eşine dostuna hasret kalan bu yurttaşlar başka bir özlemi daha içinde duymaya başladılar. Oda, sosyal hayatın olmazsa olmazları arasında yer alan bir arada yemekli eğlenceler düzenlemek, uzun kış gecelerinde yapılan ocak başı sohbetlerine ve köy odası muhabbetlerine duyulan hasret.
                
İşte bu aşamada unutulmaya yüz tutmuş önemli bir geleneği Herfeneyi, Galandar Gecesini hayata geçirenlere teşekkür borcumuzu düzenlenen etkinliklere katılarak ödeme durumunda omalıyız.

Köy kültürü içerisinde yer alan benzeri etkinlikler ve milli kültürümüzün genç kuşaklara aktarılması kuşkusuz bir devlet politikasıdır. Bunun uygulayıcısı da yerel yönetimler, Belediyeler olmalıdır. . Bu cümleden olarak Belediyemiz Sosyal işler müdürlüğünce düzenlenen sanat geceleri, gezgin tiyatrolar geçici sınama gösterileri lüks kültürel etkinlikler olarak köy kültürü özelliklerinden uzak olanlardır. Bunun yerine şu an Belediye binasının üst atında düzenlenen ancak adı konmayan müzikli geceler bir bakıma halk kültürü izlerini taşımaktadır.    Köylüsü ve kentlisi ile bir araya gelinen bu gecenin adına sıra gecesi derseniz Urfa ve Elazığ çağrışımı yaptırırsınız, haftanın herhangi bir gününün adını verseniz kimileri tarafından uğursuz sayılabilir. Benim önerim Anadolu da bu tip eğlencelerin ortak adı olan BARANA en güzeli olanı derim.
     
 Genellikle gençler ve yetişkinler arasında sosyal dayanışmayı sağlayan, temelde sohbet ve eğlenceye dayalı bir geleneksel kültür unsuru olan, BARANA kelimesi Farsça Barhana (Berhane) kelimesinden gelmektedir. Halk arasında konak, han gibi anlamlarda kullanılan bu kelime zamanla BARANA şekline dönüşerek topluluk adı olarak kullanılmıştır.
          
Bugün Anadolu'nun çeşitli yörelerinde gezek, oturak, sıra gecesi ve şeker bağlaması gibi adlarla sürdürülen geleneklerle benzerlikler de göstermektedir. Hatta Muharrem Ertaş’ın seslendirdiği:

          Yüklendi  BARHANA’m çekildi göçüm,
          Bilirim Kusurum Affeyle Suçum (Of)
          Necip'i Görmeye Gelmedin Niçin (Of)         
          Küskünsün Sevdiğim Bilirim Söylemen…

Ağıtında, dizelere yüklediği duygu yüklü mana ilede yöremizde eskiden kullanılan bir sözcüktür BARHANA.
       
Esas itibariyle gençlerin kendilerini eğittikleri bir örgütlenme olan BARANA'da eğlence bir araçtır. Daha sonraları toplumsal değişimlerin etkisiyle eğlence ön plana çıkmıştır.
  
BARANA yada BARHANA taşımış oldukları bu ayrıcalıklı ve anonim olma özellikleri sebebiyle de çok önemsenen bu köy kültürünün evrensel boyuta ve şehre taşınmasına önemli ölçüde katkı sağlar diye düşünmekteyim.

Netice itibari ile doğan bir çocuğa isim bulduk. BARANA yada BARHANA geceleri. Tutar mı? Tutmaz mı? O’ nu halkımız belirleyecek. Bendeniz üzerime düşen görevi yaptım. Gerisi etkili ve yetkili kişilere kalmış bir iş. Hayırlı olsun.
YORUM EKLE