“Bilim hayatında da en muvaffak insanlar edebiyattan biraz nasibi olanlardır. Çünkü tarih de hayattır. Bu hayatı canlandırmak için bize hakikatler geçmişten bir tablodaki parçalar gibi gelir.”
Halil İnalcık

Yüzlerine yayılan aşağılayıcı gülümseyişle söylerler. Sen mi kurtaracaksın bu memleketi? Birileri yağ gibi haksız, hukuksuz, egoist tavırlarla el üstünde tutulurken sen kendini mi feda edeceksin? Sanane derler? Merak etme bu memlekete bir şey olmaz derler. Enayi gibi hissettirmeye çalışıp, doğru yoldan sizin de çıkmanızı umarlar. Sizi yıldırmaya çalışırlar. Ama o büyük adamı yıldıramamışlar. Adı Frances Oldham Kelsey. Amerikalı bir doktor. İlaç üreten firmalara lisans çıkaran bir hekim. Amerikalı bu doktor, Thalidomide adlı bir ilacın lisansını incelemekle görevlendirilir. Hamile kadınların uyku sorunlarına, sabahları yaşadıkları bazı sıkıntılara çare olduğu iddia edilen bu ilacın Avrupa’ da reçetesiz satışına onay verilmiştir. Ancak doktor Kensey ilacı incelerken bazı sorunlar tespit eder ve ilacın lisans başvurusuna olumsuz yanıt verir. İlaç şirketi sayfalarca dolusu açıklama yapar. Olmaz. Siyasi baskı yapmaya çalışır. Avrupa’da reçetesiz bile satılan bir ilaç nasıl onaylanmaz ki? 

İlaç kullanılmaya başlandığı yıllarda doğan birçok çocuğun kollarının ya da bacaklarının olmadığı yetkililer ve bazı doktorlar tarafından fark edilip ilaçla olan bağı ortaya çıkarılınca durum tüm dünyanın gözleri önüne serilir. Bu durum tarihe Thalidomide faciası olarak geçer ve binlerce çocuk bu faciadan ya ölü ya da sakat doğarak etkilenir. Amerikalı doktor Frances Oldham Kelsey ise Amerikalı çocukları bu felaketten koruduğu için milli kahraman ilan edilerek dönemin başkanı Kennedy tarafından bizzat ödüllendirilir. 

Fakat asıl olay buradan sonra başlıyor. Tüm dünyayı etkileyen Thalidomide hastalığının felakete sebep olmadığı sadece iki ülke vardır. Bunlardan birini az önce öğrendiniz. Amerika. Peki diğeri neresi dersiniz? 

Thalidomide hastalığının görülmediği diğer ülke de Türkiye’dir. Türkiye’ de ilacın kullanılmasını engelleyen doktor Ord. Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün’dür. Meslektaşı Kelsey gibi kendisi de baskı görür ve şarlatan ilan edilmeye kalkışılır. Kök hücre alanındaki çalışmalarıyla da tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başarmış ve Almanya’ da adına bir enstitü de kurulmuş olan bu değerli bilim adamımızı ne yazık ki ülke olarak ne tanıyor ne biliyor ne de hak ettiği değeri verebiliyoruz. Düşünüyorum da acaba bu güzide insan kaç kere duymuştur “Sen mi kurtaracaksın bu memleketi?” sorusunu. Serkan Karaismailoğlu’nun konu ile ilgili videosunu popüler video izleme internet sitesinden izleyerek konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Bu konuyu işleyip bizleri bilgi sahibi yaptığı için kendisine çok teşekkür ediyorum.

Türkiye’yi böylesi bir hastalıktan, böylesi büyük bir faciadan koruyabilme cesareti gösteren bu büyük doktor Süreyya Tahsin Aygün’ü saygı ve minnetle anıyor, kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.